shomer shabat

Pazartesi, Ağustos 29, 2011

SIMDILIK DURUYORUZ . . .

bs"d
Bu aksam gun batimi ile Yahudi takviminin en onemli donemlerinden biri, belki de en onemlisi, Elul ayina ve takibinde Rosh Ha'shana, Kipur ve Sukot bayramlari donemine giriyoruz. Bir Yahudi'nin ruhani bakimdan en cok caba sarf etmesine ve belki de sonuclar gormesine elverisli bir donem.
Ben de bu vesile ile hem coktandir ihmal ettigim ruhani hayatimi duzene sokmak, hem yorgunluk ve saglik ile bagli problemlerim dolayisi ile Tora ile ilgili calismalar disindaki tum "sanal - sosyal - politik" faaliyetlerime ara veriyorum.

"David's Backyard" adli blogum, Facebook ve tum Yahoo tartisma ve arkadaslik gruplarindaki (Tora konulu gruplar disinda) faaliyetlerimin dondurulmasina bu aksam (NY saati ile) baslamaktayim.
Hastalarimizin zehutu icin baslatmis oldugum "Refa-na" blogum bu dondurumun disinda. Keza Tehilim faaliyetlerim de devam edecek.

Tekrar gorusene kadar tum sanal dunya dostlarima anlamli bir Elul ayi ve saglik, basari ve hayat defterlerine kayit olacaklari yeni bir sene diliyorum.

Hatima Tova.

Perşembe, Ağustos 25, 2011

DAVID GROSSMAN VE ISRAIL SOL'U

bs"d

Bazi dostlarim ile politik tartismalarimiz icinde Israil Sol'unun ilahlarindan biri olan yazar David Grossman ve fikirlerine vardik. Bu mesaj alisverislerimiz icinde bir dostum bana David Grossman hakkinda 27 Eylul 2010 tarihinde "The New Yorker"'de yayinlanan bir makaleyi tavsiye etti.
Adasim David Grossman hakkindaki bu makale/roportaji ilgi ile okudum.
Okumak isteyenler icin: The Unconsoled

Ikinci Lubnan savasinda bir babanin yasayabilecegi en trajik testi yasayan David Grossman hakkinda bilgi icin: David Grossman

Oncelikle benimle The New Yorker'deki makaleyi paylasan dostum dr. A.M.'ye tesekkurlerimle.

Bu makaleyi okuduktan sonra aldigim en bas karar David Grossman'in "To the end of the Land" adli eserini okumak. (אישה בורחת מבשורה / Isha Borahat MiBesora)

Bu makaleden ogrendiklerime gelince.
Makalede de belirtildigi gibi Israil'de onemli bir "sessiz ve etik" kanun vardir.
Israil'in savaslarinda ve maruz oldugu saldirilarda sevdigini, esini, cocugunu kaybeden bir kisi ile politik konulari tartismaktan kacinilir.
Ama David Grossman makaledeki cumlesi ile bu sentimentin onu da rahatsiz ettigini ve durust bir tartisma ortaminin olusamadigini belirtmekte: “When someone tells me, ‘I cannot argue with you because you are a bereaved father,’ I say, ‘Bullshit. Argue with me, not with my emotions.’ ”
Ama tabii kolay degil bu.

Ibranice'de "plitat pe" denilen bir deyim vardir. "Agzimdan kacirdim" deriz biz.
Isci partisinin 1977'de secimleri kaybetmesi ve halk somurusunun Sol'dan Sag'a gecmesinden sonra 1981 secimlerini ve bir bakima Israil'in yonunu degistiren o unlu "agizdan kacanlar"i cogumuz hatirliyoruz.
Sefaradlar hakkinda Ashkenaz Elit'in kullandigi terimler: Rahmetli Dudu Topaz'in "chah -chahim", Shimon Peres'in "Humeyniler" ve Rahmetli Mota Gur'un "Sizi aynen Araplari ezdigimiz gibi ezecegiz" sozleri.
Bunlari neden getirdim?
Plitat Pe - agizdan kacirma bir kisinin bilinc altinda yatanlari istemeden ortaya dokmesidir.

Makalede'de benim diger dikkatimi ceken noktalarin yaninda ve kanimca en onemlisi shu: David Grossman'in "To the end of the Land" adli eseri yayinlanmadan elestirmenlerden gelecek tepkiler hakkinda huzursuz olmasi uzerine dostu ve ideolijist-kardesi yazar A.B. Yehoshua onu teselli ediyor “Don’t worry, you are protected.”
"Endishelenme koruma altindasin"
A.B. Yehoshua'nin bu "plitat pe"si -- ki kendi de sonradan agzindan kacirdigina pisman oldugunu soyluyor -- bize genelde Israil halkinin ve ozellikle Israil elit Sol'unun bilinc altini ortaya koyuyor.
"Koruma altindasin"
Oglunu kaybetmis bir babayi elestirmek ister istemez cok zor.
Bu yuzden ne istersen soyle ne istersen yaz seni elestirmeye kalkanlarin vicdanlari seni koruyacaktir.
Diger bilinc alti ise Sol Elit'in bir birini ne sekilde koruma altinda tuttugu, hatta hatali olduklarini bile bile bu korumanin bir yerde kendi idolojilerinin bir parcasi haline gelmis oldugu.

David Grossman bu roportaj sirasinda bugunku toplumda degerlere sahip olmanin "cool" olmadigindan, humanist olmanin "cool" sayilmadigindan sikayet ediyor. Katiliyorum. Degerlere sahip cikmaya calismak, humanist olmaya calismak en ust erdemler ama sorum "kimin hesabina?" Iste bu soruyu David Grossman'a sormak zor.
Ama ayni soruyu David Grossman'in politik inanclarinin tam tersinde bulunan yuzlerce shehit (halalim) annesi ve babasi da soruyorlar. "Kimin hesabina" sizin bu "humanizm" arayisiniz?

David Grossman'i bir yerde de cok takdir ediyorum.
Gecirdigi bu buyuk traumaya ragmen kendisi icin saptadigi ilkelerinden vaz gecmeyerek yoluna ve inancina ne kadar sadik bir  kisilik sahibi oldugunu goruyoruz.
Boyle bir olay minimalist temelde Grossman ailesinin, David ve Michal'in kendi "Holocost"lari degil midir?
Evlat acisi ceken her kisinin kendi Holocost'u degil midir o trajedi?
Holocost sonrasi buyuk bir kitlenin tepkisi inanclarini kaybetmeleri olmamis miydi?
Kim onlari suclayabilir?
Bircok Holokost kurtulani da tam tersine inanclarina daha da siki bir sekilde sarilmislardi.
Grossman ailesi de bu sekilde.
Aslinda hem terk edeni hem de sarilani yargilamak mumkun degil.

Ama gerceklerden de uzaklasamayiz.
Halen devam eden bir kan dokumu icindeyiz ve maalesef henuz ya onlarin ya da bizim kanimiz dokulecek gercegi ile karsi karsiyayiz.
Bir adim daha ileri gidemedik.

David Grossman gibi public shahislar soyledikleri ve tutumlari ile kendi halklarini etkiledikleri gibi karsimizdaki dusmani da etkilemekteler. David Grossman ve muritlerinin kendi halklarina verdikleri mesaj, kendi halklarini ne sekilde anladiklari yine A.B. Yehoshua'nin David'e soyledigi shu sozlerinde acikca ortada: ‘The people feel guilty toward the Arabs, and so they hate them.’ -- "Halk araplara karsi kendini suclu hissediyor ve bu yuzden de onlardan nefret ediyorlar."
Iste kendini humanizmin mesalesi sanan Israil solunun kendi halkindan, halkinin acisini kendi etinde hissetmesine ragmen ne kadar kopuk oldugunu, ideolojisinin esiri halinde oldugunu gosteriyor.
Sol'un gittikce kendi tabanini kaybetmesi, kalanlarin da gittikce radikallesmesi her zaman soyledigim gibi iflas etmis (karsisindaki dusmani kavrayamadigi icin) ideolojilerinin kendi en yakinlarinin gercek durumularini gormelerini engelleyecek sekilde akil ve mantik duvarini ashmish olmasindan dolayi.
Bu "utopya" yanlis mi?
Hayir degil.
Bu 2000 senedir Mashiah'i bekleyen bir ulusun kendini en yakin hissedebilecegi bir utopya. Bize yabanci degil.
Ama hayatin gercekleri ile yuzlesmek gerekiyor.
2000 sene Mashiah gelmedi diye bu ruyamizdan vaz mi gectik? Hayir.
David Grossman ve etrafindakilerin de vaz gecmemelliler, tum bir Ulus olarak bir gun etrafimizdakiler ile "baris" icinde yasayacagimiz ruyasindan kesinlikle vaz gecemeyiz. Ama "amac" bu olmakla beraber, "arac" gercekci olmali. Bu konuya, aracin ne olabilecegi konusuna, detaylara girmek gereksiz.

Gazeteci Avi Shavit David Grossman ve Sol'un ana hatalarini ve durumlarini kisaca ve net bir sekilde acikliyor: "The Grossman school of political thought failed to realize the political implications of its own findings, Its version of peace was refuted" -- Grossman'in politik dusunce (okulu) kendi ispatlarini anlayamadi. Onlarin Baris versiyonlari red edildi.(yalanlandi)...

Bu noktada bence her biri cok degerli sahislar olan tum Israil Sol'unun mantigini ideolojisinin onune gecirebilecek kadar iradesi kalan kardeslerimizin tek vucud olarak ilke olarak "livnot u leibanot" semsiyesi altinda halka geri gelmeleri cagrisi yapilmali. Eretz Israel'in her kosesini insaa etmeye, gelistirme cabasina ortak olmaya cagirmali.
Baris ruyasini hep birlikte tasiyip gercekci adimlar atmaya.

Hepimiz New York'ta Birlesmis Milletler binasi karsisindaki minik parkin duvarlarina islenmis Yeshayau'nun sozlerini biliriz. Ama zaman gerektirince Yoel'in shu sozlerini de unutmamak lazim: Yoel 4:10
 כֹּתּוּ אִתֵּיכֶם לַחֲרָבוֹת, וּמַזְמְרֹתֵיכֶם לִרְמָחִים; הַחַלָּשׁ, יֹאמַר גִּבּוֹר אָנִי
Sabanlarinizi kilic yapin (dovun), budama kancalarinizi mizrak yapin, ve zayif olan "kuvvetliyim"desin...

Çarşamba, Ağustos 24, 2011

HEVRON KATLIAMI --FOTOGRAFLARLA

bs"d

Net'te rastladigim ve en sevdigim bloglardan biri olan "a picture a day" adli blogdan bazi fotograflar.
Resimlerin uzerine tiklayinca buyuk olarak izleyebilirsiniz.
Cok etkileyici.

Dun (Ibrani takvimine gore degil) 23-24 Agustos 1929 tarihi (17 Av 5689) korkunc Hebron katliamlarinin yildonumu idi. Tisha be'Av sirasinda Yerushalayim muftusu Haci Emin el-Huseyni'nin (yimah shemo ve zihro) cikarttigi dedikodu ve kiskirtmalar sonucu bir hafta suren ayaklanmalarda 133 Yahudi tum Eretz israel'de katl edildiler. Bunlarin 67 tanesi Hevron'da hayatlarini yitirdiler.

Bu resimler o gunlerden bir kac aci hatira.
Iste deniz sefalari ile "ozgurlugumuzu" ilan edebilecegimiz bir tarih daha.






Bu aci katliam ile ilgili bir baska fotograf gosterisi icin : HEVRON 1929

AYDIN SOL'UN ASTIGI LIMIT :"YAHUDI KATLIAMINA DAVET"

bs"d

Israil basininda Yahudiler'in toplu halde katline davet ve ozendirme suc sayilan yazilar arasinda sayilmiyor.
Tabii ozellikle de kendi halkina karsi dusmanligi koruklemenin bir aydinlanma sureci oldugunu savunan kose yazarlarina dokunmak, uber-demokrasinin sartlarina karsi.

Bazen insan dusunuyor acaba Israil'de sol goruslu bir gazetede kose yazari olabilmek icin aptalligin bir alt siniri var mi?
Ust siniri olmadigini Hamas'in Ibranice yayin organi Ha"Aretz gazetesi gun gun bize ispatlamakta. Ama belki bir alt sinir vardir diye dusnuyordum. Belli bir aptallik siniri altinda iseniz ileri goruslu, aydin sayilamayacaginiz icin sanirim is bulmakta zorluk cekebilirsiniz.
Dedigim gibi ust sinir olmadigi konusunda Ha'Aretz onculugu korurken birden bire Jerusalem Post ta bu yarista yeri oldugunu kanitlamaya calisiyor.

Larry Derfner adinda anti-semit bir yazara kose saglayarak bu yarista adlarini duyurmaya kararlilar.
Ben "self-hating Jews" diye alistigimiz terimin artik yersiz olduguna inaniyorum.
Larry Derfner gibiler sadece Jew-haters -- Yahudi dusmanlari olarak tanimlanmali.

Larry Derfner'in blogunda yayinladigi cumleler normal ulkelerde "toplu katliama ozendirme" olarak algilanip, yazari etrafina zarar vermesi onlenmek uzere ya hapse ya da timarhaneye atilir. Ama tabii aydin-uber humanizm'in etrafindakileri hice saymasinin erdem olarak kabul edilmedigi yerlerden soz ediyorum.

Su cumleleri zaten yeterli:
I think a lot of people who realize that the occupation is wrong also realize that the Palestinians have the right to resist it – to use violence against Israelis, even to kill Israelis, especially when Israel is showing zero willingness to end the occupation, which has been the case since the Netanyahu government took over (among other times in the past).

Yazinin tumunu okumak icin mideniz varsa buyrun: Solcu-Naziler

Savas sirasinda Yahudi alahasinin ne oldugu hakkinda yazilan bir kitaba "askama" verdikleri icin tutuklanan, sorgulanan Yahudiler'i hatirliyoruz.
Bakalim Israil'in uber-demokrasisi bu tip Naziler icin ne yapacak?

Her zaman dedigim gibi kendilerini humanist, baris sever gibi gosteren Israil Asiri Sol'u Fashizm'i akademik olarak ogretebilecek kadar Yahudi nefreti ile dolu.

Yazisinin sonuna ekledigi : Yazmak hainlik degil, bir vatanseverlik denemesi.
Cok dogru ama bu Nazi'nin de vatanseverligi Yahudi dusmanligindan geciyor.
Kimse de cikip bana Israil'in isgalini filan elestiriyor demesin cunku hepsinin yalan ve sadece kendi Yahudi dusmanliklarini ortmek icin kullandiklari maske oldugunu biliyoruz. Aynen is birligi icinde olduklari Islamo-fashizm'in kullandigi taktik gibi.

EREV RAV!





Salı, Ağustos 23, 2011

NEW YORK'TA DEPREM ve SORUMLULARI

bs"d

5.9 siddetindeki deprem can kaybina ve zarara neden olmadi ancak super-baskan Obama yaptigi aciklama ile deprem nedeninin ayni zamanda Ortadogu barisi onundeki tek engel olan Yahudi insaatlari sirasinda bir Israilli'nin matkabi sert kullanmasi oldugunu ortaya koydu.

Bu deyyus Israilliler kendi bolgelerinde huzuru kacirmakla kalmayip, simdi burada depremlere de neden oluyorlar.

Tobe, tobe

KAPSAMLI VE SON TEPKIM.

bs"d

Ve makale yazarinin bana yolladigi cevap uzerine kendisine yolladigim kapsamli son cevabim.
Bu yazismalarimizin bir okuyucu tepkisi basligi altinda yayinlanip yayinlanmayacagi konusundaki soruma da menfi cevap alinca (yazdiklarimin saygisizlik icerdigi kanaatleri sanirim buna neden oldu) kendi olanaklarim ile ulasabildigim zumreye saygisizligimin (eger oyle dusunulmus ise) takdirini birakmak amaci ile tum bu zinciri sizlerle paylastim.

Simdi son tepkime gelelim:

bs"d
Sayin Pinto,
Biraz uzun cevap yazacagim, umarim sabriniz vardir.
Bugun Yahudi Ulusu'nun yarisi 1943 sene evvel - bazi bilgilere gore 1 milyonun uzerinde kayip vererek- suruldugu Eretz Israel topraklarina donerek tekrar kurdugu(muz) bir Yahudi egemenligi altinda yasiyor. Bu egemenligimize guvenerek te "bir daha asla" diyebiliyoruz.

Ama iste bu egemenligimizden yoksun olmamiza sebep temel felaketi sadece dini bir kavram olarak gordugumuzden dolayi aslinda en az bir Holokost kadar bizi ulusca etkilemis bu felaketi kavrayamiyoruz. (Zaten isin derinine girersek Holokost'un Tisha be'Av trajedisinin dalgalarindan biri oldugunu goruruz) Yahudilik'te sadece dini veya sadece ulusal olaylar yoktur.

Neden?

Cunku Yahudilik sadece bir din veya sadece bir irk/ulus degildir. Belki bizlerin en "dini" olay olarak secebilecegimiz "Yom Kipur" gunu dahi milli baglantilari olan bir gundur. Aynen toplumsal alana yansiyan temelinde sosyal ogeler de barindiran Shabat ve Kashrut gibi. Bu yuzden "din" kelimesi Yahudilik baglaminda benim abes buldugum bir kelimedir.
Eger 2000 senelik Yahudi cefasinin baslangic noktasinin Tisha be'Av oldugunu inkar edersek oncelikle her zaman gururlandigimiz ve icinden gectigimiz sartlar icinde mantigin her kuralina ragmen devamimizi surdurebilmemizi saglayan zinciri kopartmis olacagiz.

Bir aile-ulus karakterimizi saptayan unsurlardan biri olan Eretz Israel ile modern Siyonizm politik hareketi olusana kadar (ve bu hareketin olusmasini da saglayan) bagimizi kopartacagiz. Toprak ve lisan bizi bir aile-ulus yapan ogelerden ikisi degil midir? Toprak ile olan bagimiz tum ulusal bayramlarimizda kendini ozellikle gosterir. (Pesah-Shavuot-Sukot kesinlikle milli ogeler tasiyan ve Eretz Israel ile dogrudan baglantili ve "Hag" -bayram- olarak Tora'da adi gecen yegane bayramlardir. Yerkurenin guney yarisinda yasiyor olsaniz dahi Hag Ha-Aviv -bahar bayrami- Pesah'i iki metre kar altinda kutluyor olsaniz da bu milli bayramimiz Eretz Israel mevsimlerine gore kutlanir. Keza Shavuot ve Sukot. Rosh Hashana ve Yom Kipur "Hag" olarak adlandirilmazlar ama yine Eretz Israel ile bagimlidirlar) Ve bu bagdan kopartilmamiz Tisha be'Av olayidir.
Ibranice'de bulamiyacaginiz kelimelerden biri de "tarih" kelimesidir. Modern Ibranice'ye "historya" diye uydurulup yerlestirilen kelime disinda en yakin "divrey ha'yamim" soz grubu mevcuttur. Onun da anlami "gunlerin seyleri - sozleri" olarak pek tatmin edici olmayan bir tanimlama.

Ama Ibranice'de butun bunlari toparlayan bir kelime var. "Zahor" -hatirla. Tum tarihimizin gercek anlami da bu. Hatirlamak.

Israilogullari'nin 3500 senelik tarihlerinin en aci olayi Tisha be'Av'in hatirasini canli tutabilmek icin bilgelerimiz yas tutma kurallarinin da dahil edildigi bazi rituelleri katagorize edip bu hatiranin gunumuze kadar canli kalabilmesini sagladilar.

Yikilan Tapinak her ne kadar Yahudi Medeniyeti'nin merkezini oluturmus olsa dahi, tutulan yas sadece Tapinaga kilitli kalmadi. Eger Tisha be'Av gunu okudugumuz Eha Megilasi'ni izlerseniz ve ayni gun okunan "kinot"u (agitlari) takip ederseniz bu yasin kapsaminin ne kadar genis oldugunu anlayacaksiniz. Hatta bazi cemaatler Tisha be'Av gunu kendi baslarina gelen cesitli felaketleri de konu eden kinot (agitlar) tertiplemislerdir.

Bir yastan soz ediyoruz.

Siz katilmasaniz dahi Yahudi ulusu 2000 seneye yakin o dehsetli olaylar ile olan bagini, hatirasini bu kurallar dahilinde korudu. Yahudi aile-ulusunun bugune varmasina yardim eden etkenlerin biri de -bence en onmelisi- "ortak bir hatira"yi paylasmamiz. Tum evrimimiz boyunca bu "ortak hatirayi" tasimayi basaranlar gelecek nesillerin Yahudi kimliginin tohumlarini da tasidilar. Bu "ortak hatira"nin disina cikanlar maalesef disinda kaldilar...

Uzerinden 70 sene gecmis tarihimizin felaketlerinin en yuksek noktasi olarak ta gorebilecegimiz Holokost ta iste boyle bir "ortak hatira". Rabbi Eliezer Melamed verdigi responsalarindan birinde bir gun gelip Holokost'un da unutulabilmesi ihtimali var mi diye sorulan soruya iste bu noktaya deginerek cevap veriyor. "Ortak hatira" unutulmaz. Unutulmasini engelleyecek kadar agir bir trauma gecirdik. Tum bir ulus olarak "ortaklasa" sirtladik. Aynen gerek 70inci gerekse 1943uncu senesinde "ortaklasa" olarak sirtlamayi basardigimiz Tisha be'Av felaketi gibi.

Holokost'un unutulmamasi icin gereken adimlari attik. Aramizda Holokost'u "asara be'Tevet" orucu ile ananlarin, Yom Ha'Shoa cercevesinde ananlarin bir gun Tisha be'Av'dan anlam olarak hic bir farki olmayan (sadece bize daha yakin oldugu ve teknoloji sayesinde her an neredeyse canli birer sahidi olarak ta sayilabilecegimiz icin) bu gunu -Holokost'u anma gununu- partilerde kutlayarak anmanin bir 'ozgurluk" ifadesi olabilecegini ilan edebileceklerini dusunebiliyor musunuz?

Holokost'tan 70 sene sonra absurd ve iddia edenin algisinin "fesat" olabilecegini hakli olarak dusunursunuz.

Ama ayni sey Yahudi aile-ulusu surgune ciktiktan 70 sene sonra da gecerliydi.

70 sene evvel surgune cikan bir Yahudi'ye bir gun bu gunu "ozgurluk" bahanesi ile anma yerine kutlama sekline donusecek deseydik algisi fesat olmayacak miydik? (Gerci bize verilen soz bir gun gercekten Tisha be'Av'in bir kutlama gunune donusecegidir. Ama en azindan son bir kac gundur yasadiklarimiz dahi daha o gunun gelmedigini gosteriyor)

Bugun Holokost'u anliyoruz, algiliyoruz.

Tisha be"Av'i hisedemiyoruz.

Uzak kaldik. Gerektigi gibi egitilmedik.

Makalenizde de soz ettiginiz gibi bize sadece "denize girmenin yasak oldugu" bir gun olarak iletilen bu temel trajediyi basitlestirdik.

Yahudi devamliliginin temel garantisi olan "ZAHOR" bize gerektigi gibi iletilmedi.

Sadece Tisha be'Av ile baglantili tutmamak lazim bunu. Daha evvel sozunu ettigim tum "ortak hatiralarimiz"dan uzak tutulduk.

Bu yuzden Holokost ile Tisha be'Av arasinda fark olmadigini, birbirlerine baglantili surekli bir felaketin bize kuvvetlenerek ulasan bir dalgasi oldugunun bilincinde degiliz. Ustunuze alinmayin, bu maalesef gelecek nesile Yahudiligi tasimasi gereken bizim neslimizin buyuk bir kisminin muzdarip oldugu bir durum.
Size sunu soyleyebilirim ki, bir veya iki nesil sonra torunlarimizdan Yahudi kimligini tasimaya devam edecekler Tisha be'Av ile Holokost'u ayri tartanlar olmayacaklar. Lafim sadece size degil, kendime de soyluyorum bunu.

"Ortak hatira" konusunda selektiv olmamiz bizi daha da eritecek etkenlerin basinda.

"Ortak hatira" derken de sadece felaketlerden soz etmiyorum.

Tam tersine bize umut veren, motive eden "ortak hatiralarimiz"dan bahs ediyorum. "Yetziat Mitzrayim" - Misir surgunu cikisimiz, "Kriyat yam Suf" -denizin bolunmesi, "Matan Tora" Tora'nin verilisi gibi kimligimizi yoguran, olusturan "ortak hatiralarimiz".

Yakin tarihimizden benim sahsen surgun devirlerimizin en buyuk mucizesi olarak kabul ettigim "kibutz galuyot" -Eretz Israel'e donus surecimizin baslamasi.
Bu ortak hatiralarimizin nesilden nesile devrini saglayan mekanizma bilgelerimizin zamaninda saptadiklari kurallar sayesinde calisti.

Ayni mekanizma Holokost icin de calistirilacaktir. Aynen Tisha be'Av icin basari ile calistigi gibi.
Bir gun Holokost baglaminda da bu mekanizmanin disina cikip "ozgurlestigini" iddia edenler tabii olacak (her ne kadar size bugun absurd ve fesat gelse dahi) ama herseye ragmen bu mekanizma "sorumlulugu" bize ongorulen ve denenmis sekilde sirtlamak isteyenler sayesinde devam edecek.
Benim en buyuk duam bu mekanizmayi calistiranlar arasinda olabilmek. Gercek oldugunu bildigim Holokost kurbanlarina karsi olan vefa borcumu hissettigim sekilde 2 hafta evvel yere oturup okudugumuz Eha Megilasi'nda sozu edilen ama maalesef gercekligini gerektigi gibi hissedemedigim Yerushalayim sokaklarinda oluk oluk kanlari akitilan atalarima da hissedip kendi cocuklarima da devr edebileyim.

Cunku eger gelecek nesillerimizin Yahudi olarak devamini saglamak bizim ustumuze dusen bir sorumluluk ise bunu sadece ve sadece selektiv olmadan "ortak hatiran"nin devri oldugu simdiye kadar ispatlanan tek gercek.

Selamlar ile.
 
david h.

"DENIZE GIRMEK YASAK!' MAKALESINE TEPKIME ALDIGIM CEVAP

bs"d

Kendisine ilk yolladigim okuyucu tepkisine makale yazarinin verdigi cevaptan kisisel bolumleri arindirip konu ile ilgili bolumunu aynen sunuyorum. Bu cecap uzerine kendisine yolladigim ve bu fikir alisverisinin gazetede yayinlanip yayinlanmayacagi hakkinda menfi cevap aldigim ikinci okuyucu mektubumu bir sonraki postta takip edebilirsiniz.


İnançlarımız birbirinden çok farklı ancak bir lafınızı ben de eleştirmek istiyorum. "Sayin Pinto'ya sunu sormak isterdim: Neslimizde halen canli ornekleri ile karsilasabilecegimiz Nazi Soykirimi'ni da mi kendi fiziksel zevklerimize dalarak 'kutlamayi" dusunurdu?" demişsiniz. Holokost, insanlığın en kara ayıbı, en büyük acısıdır. Eğer binlerce yıl önce yıkılan Bet Amikdaşların ardından o gün denize girmememden dolayı, 1939-1945 yıllarında geçen altı milyondan fazla yahudinin canice öldürüldüğü, tarihin en büyük ayıbının ardından "fiziksel zevklerime dalarak kutlayacağımı" gerçekten düşündüyseniz, algınızın fesatlığından maalesef şüphe duyarım.



Sadece Yahudi olduğum için değil, insan olduğum için bu cümlenizi yanlış okumuş olmayı ümit ederdim.
Ben kendimi dindar görmüyorum, sizin tabirinizle din konusunda "bilinçsiz" olabilirim. Benim inancım sizinkinden oldukça farklı. Ancak Tisha Be'Av konusunda sizin değerlerinizi paylaşmıyorum diye Holokost'la ilgili bu soruyu sormanız inanın ki yakışmadı. Farklı bir dinden olsaydım dahi böyle düşünmenize tepki gösterirdim. Holokost'a sadece yahudiler değil, tüm dinlerin mensupları çok saygı duyar, Holokost'u Anma günlerinde tüm dünyadan çeşitli dinlere mensup kişilerin katıldığı anma törenleri, bunun en basit göstergesidir.

"DENIZE GIRMEK YASAK" MAKALESINE ILK TEPKIM

bs"d
Sayin Joelle Pinto'nun "denize girmek yasak!" baslikli kisa ve bence cok anlamli mesajlar iceren yazisina tepki vermek istedim.
Basta degindigi gibi Tisha Be'Av'in 1943 senedir sonuclarini hem fiziksel olarak (Yahudi Ulusu'nun surgun sureci), hem de ruhani olarak (Yahudi egitiminin, dunya gorusunun yara almasi) hissetmekteyiz.
Fiziksel olarak halen Yahudi Ulusu'nun buyuk bir bolumu kendi topraklarindan uzak.
Ruhani olarak yazarin su satirlarindan daha fazlasini eklemeye gerek yok: "Küçük bir çocuk için bayramlar detaylıca anlatılmadığında kabullenmek güç. Bet Amikdaşların yıkıldığını duymak yetmiyor, matem günü, oruç günü… Dindar olmayan küçük bir çocuk için tek anlamı oluyor; sevdiği şeylerden mahrum olmak." (Benim bu cumlede degistirecegim tek kelime "dindar" yerine "bilincli" olacakti)
Bu yukarda alintiladigim cumlesi sayin Pinto'nun devam ettigi ve "birkac kisinin tepki gosterecegini" tahmin ettigi satirlarini da aciklamakta.
Ben de sahsen Yahudi tarihi'ni sadece acilari anarak veya kendimizi her zaman ezilen olarak gorerek islemenin karsitlarindan biriyim. Insanliga ve uygarliga o kadar cok sey kattik ki bu her birimizin gururla dik durmamiza yetecektir.
Ancak;
Sayin Pinto'ya sunu sormak isterdim: Neslimizde halen canli ornekleri ile karsilasabilecegimiz Nazi Soykirimi'ni da mi kendi fiziksel zevklerimize dalarak 'kutlamayi" dusunurdu?
1943 senelik acilarin, kurbanlarin temelinin o "kutlamayi" tercih ettigi Tisha be'Av oldugunu iste maalesef yukarida kendisinin de sikayet ettigi, benim "ruhani bilincimizin koreltilmis" olmasi olarak adlandirdigim erezyon yuzunden kavrayamiyoruz.
Eger Tisha be'Av'da bize gelenek olarak iletilen bazi kisitlamalara da ters durmak "ozgurluk" ise, "Holokost'u anma" gunu sirasinda Sinagoglarimizda mum yaktiktan sonra gonul rahatligi ile bir diskoda vur patlasin, cal oynasin yapabilmek 'ozgurlugune" de cok uzak degiliz demektir.
Hayir sayin Pinto, bu "ozgurluk" degil, bu sadece kendi fiziksel durtulerimize yenik dusmemizi hakli gosterecek sebepler arama istegimiz.
Yazinizin sonunda belirttiginiz "onemli olan iyi ve durust bir insan olmak" konusunda tabii kimse tartisamaz.

Atalarimiz "dereh eretz kadma le'Tora' - ahlaki yasam Tora'dan daha once gelir; eger bu temel yoksa zaten Tora bizim uzerimizde birakmasi gereken etkiyi birakmayacaktir demisler. Bu temel erdemlerin sadece Tisha be'Av ile degil tum Yahudi ogretisi ile de ayni baglantisi var.

Tisha be'Av kisitlamalarini yerine getirmemenin de gunah olup olmadigi konusuna degil Yahudi geleneklerini iletme gorevimiz ve ulusal acilarimiza olan sagduyumuz olarak ele almak gerekir.
Neslimizin 70 sene evvel tanik oldugu son acimiz Holokost'un anisini unutmadan tasiyabilecegimizi garanti etmeyi 6 milyon kurbanimiza bir vefa borcu olarak gormuyor muyuz?

Bet Ha'Mikdash (kutsal Tapinak) yikildiktan 70 sene sonra tasidigimiz aci duygulari tum bir ulus olarak bugune kadar canli olarak tasiyabilmeyi becermis olmamiz size biraz gurur vermiyor mu? Bu "hatirayi" emin olun sozunu ettiginiz 'ozgurluklerimiz"e dalarak tasimadik.
Eminim duymussunuzdur; Napoleon'un bir Tisha be'Av gunu yere oturmus, aglayan ve agit yakan Yahudileri gordugunde "ne oldu, neden agliyorlar?" sorusuna yaninda bulunan Yahudi asilli bir subay "iki tapinaklari seneler arayla bugun yikildi ve surgune ciktilar, onu aniyorlar" diye cevap verir. Napoleon "ne zaman oldu bu?" sorusuna "2000 seneye yakin" diye cevap alinca "2000 senedir unutmayan bir millet mutlaka kaybettigine ulasacaktir" diye cevap verir. Bu hikaye dogru mudur degil midir bilemem ama varilan sonuc ilettigi mesaj acik.
Yazdiklarima Shlomo Ha'Meleh'in Kohelet adli eserinin 3'uncu bolumden alinti ile son veriyorum:
Aglamanin zamani var, gulmenin zamani var.

Yas tutmanin zamani var, oynamanin zamani var...
Saygilarim ile
david h.

SHALOM'DAN BIR MAKALE --DENIZE GIRMEK YASAK!

bs"d

Bundan iki hafta once Shalom gazetesinde yayinlanan bir makale ve bu makaleye verdigim ancak Shalom Gazetesinin yayinlamama karari aldigi tepkilerimi sunuyorum.
Yayinlamayacaklari konusunda bana bu sabah cevap verilince bir sekilde bu konudaki dusuncelerimi genel Turkiye Yahudi toplumuna iletebilmeyi ancak bu yol ile yapabiliyorum.
Gonul isterdi Shalom kendi okurunun tepkisine de yer verebilecek medeni cesareti gosterbilseydi.
Begenelim veya begenmeyelim Shalom Gazetesi Turkiye Yahudileri'nin bir sesi.
Bu ses icinde kendilerine tanidiklari "cok sesliligi" okurlarina da taninmasi luksune henuz laik degilmisiz.

Hepsini bir post halinde degil okunmasi ve takibi daha rahat olmasi icin ayri ayri postlarda birbirlerine link edilmis sekilde yayinlayacagim.
Once makalenin kendisi:
http://webcache.googleusercontent.com/search?sourceid=navclient&ie=UTF-8&rlz=1T4GGIC_enUS239US240&q=cache:http%3A%2F%2Fwww.salom.com.tr%2Fnews%2Fdetail%2F20637-Denize-girmek-yasak.aspx

Denize girmek yasak!


Teşa BeAv haftası yaklaştığı zamanlarda hep çocukluğumu hatırlarım; Büyükada’da sıcak bir yaz günü, kendini plaja atmak isteyen bir kız çocuğu ve duyduğu tüyler ürpertici üç kelime; “Denize girmek yasak!” çünkü o gün Teşa BeAv.
***
Küçük bir çocuk için bayramlar detaylıca anlatılmadığında kabullenmek güç. Bet Amikdaşların yıkıldığını duymak yetmiyor, matem günü, oruç günü… Dindar olmayan küçük bir çocuk için tek anlamı oluyor; sevdiği şeylerden mahrum olmak.
Tahmin ederim ki birkaç kişi bu yazıma tepki gösterecektir. Bunun riskini alarak şu soruyu sormayı isterim; geçmişte dindaşlarımızın başına gelen felaketleri yas tutarak mı anmak gerekir? Yoksa özgürlüğümüzü kutlayarak mı? Ben sadece Teşa BeAv için değil, her konuda bu ikinci şıkkı seçmek isterim. Geçmişimizi bilmek fakat inancımızı kendi içimizde hissettiğimiz gibi yaşamamız gerektiğini düşünürüm. Belki kızacaksınız ama bir iş günü değilse eğer, Teşa BeAv’da ben havuza veya bulursam denize de girerim; çünkü özgür olduğum için, çünkü kimse yasaklayamayacağı için, çünkü havuzda başıma bir şey gelme ihtimalinin İstanbul trafiğinden daha az ihtimal olduğu için, çünkü günah olduğuna inanmadığım için, çünkü önemli olanın iyi ve dürüst bir insan olmak olduğunu düşündüğüm için…
***
Belli günlerde ve belli kalıplarda şükretmek gerektiğine inanmam, bazen hayatın akışında önemli olmayan konulara kafamı taktığım için kendi kendime çok kızarım. Bugünlerde trafikteki sürücüler iş dönüşü saatlerinde biraz sinirli. Niyetli oldukları için anlayış göstererek fevri davranmıyorum ancak trafiğin verdiği sinir biraz kişinin içinde birikiyor. Geçtiğimiz günlerde yeşil ışık yanar yanmaz önüme fırlayan dikkatsiz genç adama tam kızmak üzereyken kör olduğunu fark ettim. Elinde asası, kolunda kitapları… Yine ufak tefek olaylara kafamızı taktığımız için utandım. Yirmili yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim genç adam muhtemelen Braille alfabesiyle kitaplarını okuyup okulunu bitirecekti bir gün, ya da en azından kendini geliştiriyordu. İki gözü kusursuz görüp eline bir kitap almayanlara hayat dersi verir gibi… Braille alfabesi fikrini geliştiren Napolyon belki askerlerinin öğrenmesini ve gece karanlıklarda okumalarını sağlayamamıştı ama engelli genç insanlar bugün üniversite bile bitirebiliyorlar artık.

***
Denizden bahsetmişken, bugün adalarda oturan çocuklar Teşa BeAv olmayan günlerde bile neredeyse denize giremiyor. Adalarımızın denizi uzun yıllardır çok pis. Çocukluğumuzun güzel Büyükada’sı ise her geçen yıl daha nostaljik kalıyor. Starbucks’ı da Migros’u da geçersek, “bugün denize girebilir, az pis” diyeceğinizi düşünebilir miydiniz çocukluğunuzda? Bizim siyah beyaz Prinkipo resimlerine bakarken Ada halkının eski şıklıklarına özendiğimiz gibi, yeni nesil de Büyükada’da denizde yüzerken çekilen çocukluk resimlerimize hayretle bakar mı bir gün?

10 Ağustos 2011

Pazartesi, Ağustos 22, 2011

BUNU BILIYOR MUYDUNUZ?

bs"d

Bu olurken :
http://www.ynetnews.com/articles/0,7340,L-4111417,00.html

Man killed, baby hurt as rockets pound south

At least one man killed, four seriously wounded after rockets hit southern town of Beersheba; elsewhere, four-month-old baby, eight-year-old girl hurt after rocket hits Ofakim home
Ynet reporters
Latest Update: 08.20.11, 23:31 



Yikim Bakani Barak bununla mesguldu:
http://www.inn.co.il/News/Flash.aspx/337071

Arutz 7: Security Forces Are Destroying "Ramat Migron" 
August 20, 2011, 10:18 PM

Security forces are destroying "Ramat Migron" in the Binyamin Area. More than 20 youth were arrested on Shabbath on suspicion of attacking a Palestinian boy from Ramallah.

SALAKLIGIN ILANI DA OLURMUS

bs"d

Bir insan, kurum aptal, salak olabilir.
Ne yapalim az degil bu durumlar.

Ama bir de tutup bunu sanki bir meymenetmis gibi ilan etmenin de bu salaklikta yeni bir rekora dogru kostugumuzun ispati.

Israil Devleti'nin Politik Blog'u adi ile yollanan tweet mesaji:
ISRAEL POLITIK

Sanki dunyanin cok umrundaydi.

Kendi kendimizi komik hale dusurmekte ustumuze YOK.

Sayelerinde Blogum icin yeni bir TAG yaratmak zorunda kaldim.
Bu tip konulari artik SALAKLIK basligi altinda izleyebilirsiniz.

Biraz da icimiz acilsin:





KENDIMI APTAL GIBI HISSEDIYORUM

bs"d

Basliktaki satirlari 1974 senesinde Be'eri Kibbutz'unda gonullu calismis bugun ABD Baskan adayi Michele Bachmann arkadasi Ziva Yellin ve diger bitr arkadasina yazmis. Israil'li kizlarin (1974'te 12 yasinda olan Ziva ve arkadaslarinin) cift lisan sahibi olmalarina deginen bolumunde kendini ne kadar aptal gordugunu yazmis.
Tabii bazilari simdi "hah iste 1974'te anlamistin" diyecekler :-))

SOSYAL ADALET PEYNIRE MI ENDEXLI?

bs"d
Israil'in politikacilari da artik Ortadogu'nun kabadayi lisanini kullanip daha da ileri gidemeyecek kadar pisirik olduklarini ortaya koymak icin yarisir duruma geldiler.
Gecen haftaki teror saldirisindan sonra Israil'in baslattigi "imha" saldirilari akabinde Netanyahu "daha bu isin baslangici" diyordu.

Dun Ehud Barak isi iyice ileri goturup Saddamvari, Kaddafice bir tehditte bulundu.
"Kafalarini ucuracagiz!"
"Caaaart!"

Israil'in ekonomik olarak degil savunma doktrinini eski sosyalist hukumetlerin anlayisina geri gitmesi lazim.
"Az laf, cok is".
Bir Yahudi caninin yuz Arab'a bedel oldugu gunlere.
Hadi simdi dunya degisti bizim duldul politikacilarimiz da degistiler, acikca Yahudi'ye dokunmanin bedelinin pahali oldugunu acikca soyleyemiyorlar (politik olarak ayip ya) bari sussunlar.

Komedi bir haldeler.
Tehdit ve tehdit.

Bir sey yapacaklarindan degil, yeterki elalem alisveriste gorsun. Zavallilari oynayan Israil Sol'unun shahin kanadini gosterme ayaklarina yatan Ehud Barak "beyan verme lugatinda" Ahmedinejad'la yarisirsa oy toplayacagi inancinda. Ama Barak'in gucu ancak evine oda eklemek icin insaat yapan Yahudi'ye yetiyor. (Aynen Amerika'daki Huseyi Barak gibi bizim Ahmed Barak'in da derdi bu)

Israil'de hukumet peynir fiyatlarinin pahaliligi degil insan hayatinin ucuzlugu yuzunden dusurulmeli. Guney sinirimiz yol gecen hani gibi. Binlerce multeci ve aralarina sizan El-Kaida militanlari icin gecis yolu acik. Olabileceklerin bir ornegini yasadik.

Diger tarafta olaylarin arkasindan Israil hemen bu teroristleri yollayan orgutun ust kademesini imha etti. Mademki bunlarin kim olduklarini ve mekanlarini biliyordunuz neden 8 masum insanin hayatini kaybetmesini, yillar boyu tasinacak yaralari ve mahf olan ailelerin olusmasini beklediniz. Sadece bu bile bu hukumetin dusurulmesi icin bir nedendir. Dusmanin yerini ve hareketlerini biliyorsaniz imha etmemek, olasi felaketleri, katliamlari onlememek basli basina bir suc teskil ediyor.

Bunlar yuzunden yollara dusmeli, sivil ayaklanma bunlar icin olusmali, Kfar Shmaryau'da yaylanip milleti Rotschild'e kampa yollamak degil tek sosyal adalet. Asil sosyal adalet kisinin var olma, yasama hakkini herkese esit olarak saglayabilmektir.

Yitzhak Rabin'in degeri, hayati, kani Persembe gunu hukumetin umursamazligi yuzunden katl edilen kurbanlarin hic birinden daha degerli degildir. Olmamalidir.
Aksini dusunen istedigi kadar kendini uber-humanist, baris bayragini soldan saga salliyan ince ruh sahibi oldugunu iddia etse dahi insan sevgisinden bir nem dahi kapmamis kendi ideolojisi asigi birinden baska bir sey degildir.

Maytap beyinli politikacilarin pesinden suruklenen en guzel konusana oy veren sempanzelerden baska bir sey degiliz aslinda. Sosyal adalet secim ve yonetim sekli degismedikce kendi kendimizi kandirdigimiz bir masaldan baska bir sey olmayacak.

Tekrar ediyorum sosyal adaletin ilk maddesi insan hayatinin tum vatandaslara esit olarak garantisidir. Bu da ister en sagci, en solcu, en dindar veya en ateist (ateizmin de reformisti, orthodox'u var) hukumet olsun, en bas sorumluluklaridir.

Kanin fiyatini yukseltelim, peyniri dusurmek icin sonra ugrasiriz.

Pazar, Ağustos 21, 2011

8. KURBANIN KIMLIGI ACIKLANDI

bs"d

Persembe vuku bulan Islami teror saldirisinda hayatini kaybeden 8inci kurban 56 yasinda Beersheva'li Yitzhak Sela.
Yitzhak Sela z"l saldiriya ugrayan ikinci otobusun soforu idi.

Yihye zihro baruh...

Islami saldirinin diger kurbanlari icin:
http://davidsbackyard.blogspot.com/2011/08/vayidom-aaron.html

Cuma, Ağustos 19, 2011

............................................. VA'YIDOM AARON

bs"d

tamami ile yanan ikinci otobus
Dunku teror saldirilarinda hayatlarini kaybeden 8 Israil'liden 7 tanesinin kimlikleri aciklandi.

Moshe Naftali - 22 - Ofra
Golani'de askerligini yapmakta idi.
Paskal Avrahami z"l hayatini kaybetmeden
yarim saat evvel--sol kosede yuzu bize
donuk.

Paskal Avrahami - 49 - Pisgat Zeev
Evli ve 3 cocuk babasi Paskal terorle savas birliginde keskin nisanci idi.

Yosef Levi -57- Holon
Yosef'in esi yaralilar arasinda

Flora Gaz- 52
Moshe Gaz- 54
Flora ve Moshe 3 cocuk sahibi ve ilk torunlarini beklemekteydiler.

Shula Karlinsky -54
Dov Karlinsky -58
Shula ve Dov arkalarinda 2 cocuk ve 2 torun biraktilar.

Flora ve Shula kiz kardesler esleri ile birlikte Eilat'ta tatil yolunda, Islamo-fashizm'in kurbanlari arasina katildilar.

Yihye zihram baruh . . .

Perşembe, Ağustos 18, 2011

OBAMA'YA DESTEK AHMAKLIK MI, SUC MU?

bs"d


Obama'nin Israil'e uyguladigi baskiya ragmen halen Obama'yi mesih olarak goren Liberal Amerikan Yahudileri'nin icinde olduklari simptom tarihimizin taa en basinda en buyuk liderimizin de dustugu hatalar arasinda sayiliyor. Has ve Shalom , bu benim yorumum degil ama Yahudi literaturune boyle yansimis.
Kimden soz ediyorum?
Moshe Rabenu'dan.
Atalarimiz bosuna dememisler "afoh ba afoh ba ki kula ba" (evir cevir cunku hersey icinde).
Iyi niyet ilk defasinda kullanildiginda ustun bir erdemdir.
Bu kisinin neshamasinin temizligine ve safligina isarettir.
Ama bu iyi niyetin verdigi sonuclari gorerek halen ayni sekilde devam etmek Einstein'in da sozunu ettigi "delilik" durumuna geliyor.

Tarihe bir daha bakarsak Moshe Rabenu HaShem'in onu uyarmasina ragmen Misir'dan cikarken Israilogullari'nin arasina karismis "reform" convertlerini de almakta israr ediyor. Bunlardan biri de Miha. Tanah'ta daha sonra Miha'nin hikayesini okuyanlar bilirler.
Bu "reform' convertleri, ki bunlari daha sonra Tora "erev rav" ve "asafsuf" olarak tanimliyor, Israilogullari'nin basina bela oluyorlar.

Unlu altin buzagi episodunun arkasindaki midrashlara bakarsaniz ve Tora'nin satir aralarini takip eden mefarshimleri izlerseniz Moshe'nin bu episod sonrasi verdigi 'mi le'HaShem elay" komutasi ile cikan mini "ic savas" 3000 reform convertinin imhasi ile sonuclaniyor.
Bu gereksiz kan dokumu maalesef Moshe Rabenu'nun HaShem'in uyarilarina kulak asmamasi ve temiz ve saf iyi niyeti ile davranmasi sonucu idi.

Hayattaki her adimimizi eger Tora'yi sindirerek yapabilseydik bircok sorunu ortadan kaldirmis olacaktik.

Bugun de genelde iyi niyetli, saf ve naif hisler ile davranan milyonlarca Yahudi kardesimiz bizi buyuk bir tehlikeye dogru surukluyorlar. ama daha evvel de yazdigim gibi bugunku teknoloji ve 3500 senelik tecrube birikimimiz ile halen boyle bir naiflik hos gorulebilecek bir durum degil.

Iyi niyet, baskalarini once "kaf zehut" -- pozitif -- olarak degerlendirmek, yuksek erdemler ve bunlar Yahudi neshamasinin genetik yapisina islenmis ozellikler. Onemli olan bize sunulan bu tum cig datayi alip nerede, ne zaman ve ne sekilde kullanacagimizi belirlemek.

Atalarimiz bize acimasiz olunmasi gereken yerde rahman olmanin kendisine ve cevresine yapilabilecek en buyuk acimasizlik oldugunu soyluyorlar. Shaul Hameleh'in Agag icin verdigi karar bizi bugune kadar etkilemeye devam ediyor.

Bugun ABD Baskanlik secimlerinde Obama'yi destekleyen Yahudi kesim de aynen belki de yillarca etkileri hissedilebilecek, Israil'deki kardeslerimizi var olma tehlikesi ile daha da yakinlastiracak bir karar veriyorlar.

Bunu bugun ahmaklik olarak adlandiranlar var. Ben ise bunu kendi uluslarina karsi suc islemekte olanlar olarak gormeyi ve onlari uyarmanin, ifsha etmenin elzem olduguna inananlarin arasindayim.

Cuma, Ağustos 12, 2011

GLENN BECK J-STREET'I RAHATSIZ ETTI, VAH VAH!!!

bs"d


Israil'i bolup yeni bir Auschwitz yolu acma yolunda onculuk yapmaya soyunan Vahabi ve Soros gudumlu anti-Israel ve anti-baris J-street Glenn Beck'in shu cumlesinden rahatsiz olmus:

"those who divide Israel – i.e., support a two-state solution – will face God s wrath."
Glenn Beck'e her zaman "hashdeu ve kabdeu" olarak yaklasmak gerektigini dusunuyorum. Ama yukardaki cumle kendi "prophecy"si degil. Acikca Tora bunu soyluyor. Daha Sali gunu (5771-2011) Eretz Israel hakkinda kotu konusmanin sonuclarini anma suremizin sonuna vardik. Ilk iki Holokost'un yildonumleri. (Her ne kadar bir bolumumuz ilk Holokost'u anma haftasini Shlomo Artzi ve bilimum sanatci ile kutladiksa da)

Sadece "dibat ha'Aretz" - Eretz Israel hakkinda kotu konusmanin sonuclari bunlar.

Bir de alip bunca sene sonra modern tarihin en buyuk mucizesi ile tekrar sahiplendigimiz topraklari bizi yok etmege yemin etmis Hitler ruhlulara vermeyi "pro-Jewish" (pro-Israel = pro Jewish) olarak bize satmaya calisanlarin bize getirecekleri felaket hakkinda az bile soylemis.

Bugun yildonumunu yasadigimiz Gazze Yahudileri tehciri sonrasi o karalari alanlarin akibetini ve o kararlar sonrasi ulusca ne duruma girdigimizi gormemek icin kor olmak ozur degil.

Reform dini takipcisi edilen Yahudi kardeslerimiz maalesef Holokost kurbanlari arasinda sayilabilecek durumdalar. Bu organizasyonun ve liderlerinin Yahudi ulusu uzerinde ruhani bir Holocost uygulamakta olduklari gercek.

J-street'in korukledigi "fiziksel", "dini" liderleri Reform organizasyonun korukledigi "ruhani" Holokost ile karsi karsiyayiz.

Bugun cifte Holokost ile karsi karsiyayiz.

Ve bugun maalesef entel-dantel Yahudi kardeslerimiz Hitler'e oy vermekle ovunmekteler.

Acaba hak mi ediyoruz?

SHABAT SHALOM !

bs"d

A picture a day adli blogdan bir fotograf.
Shabat hediyesi.

ISRAIL'IN TEK IKI SECENEGI

bs"d

Shalom gazetesinden:
http://www.salom.com.tr/news/detail/20679-Israilin-tek-iki-secenegi.aspx

Gazeteci Caroline Glick, The Jerusalem Post Gazetesi'nde yer alan makalesinde İsrail’in Filistinlilerle ilgili olarak sadece iki seçeneği olduğunu savunuyor
El Fetih lideri Mahmud Abbas, bu hafta İspanya ve Norveç hükümetlerini, İsrail ile görüşmeleri bir kenara bırakıp Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun Gazze Şeridi’nin yanı sıra Yehuda, Şomron* ve Yeruşalayim** üzerinde de Filistin hâkimiyetini tanıması girişimlerine destek olmaya ikna etme amacı ile Avrupa'da bulunmakta.
Filistinliler, ABD'nin desteği olmadan bu girişimlerinin Güvenlik Konseyi'nin desteğini kazanamayacağın ve bu yüzden de hiç bir kanunsal hükmünün olamayacağını biliyorlar.

Ancak yeteri kadar baskı yaratırlarsa sonunda İsrail’in sözü geçen bölgelerdeki kontrolünün çözüleceğine ve İsrail’in var olma hakkını hiç kabul etmeden kendi kontrolleri altına alabileceklerine inanıyorlar.

El Fetih’in bu atılımı ve Hamas ile yaptığı anlaşma İsrail açısından gerçekler ile yüzleşmesinin vaktinin geldiğini berrak bir şekilde ortaya koymakta: Yehuda ve Şomron konusunda sadece iki gerçekçi olasılık mevcut. Ya Filistinliler Yehuda ve Şomron'un kontrolünü ellerine alacaklar ya da İsrail bu bölgeleri ilhak edecek.
Filistinliler bu bölgeyi kontrolleri altına almaları halinde aynen Gazze'de kurmuş oldukları terör devleti gibi bir terör devleti yaratıp bu toprakları İsrail’e karşı vermekte oldukları savaşta başlama noktası olarak kullanacaklardır.
Filistin kontrolü altında kalacak Yehuda ve Şomron'un bir terör devleti haline geleceği sadece İsrail’in Gazze ve Güney Lübnan çekilmeleri sonrasında edindiği tecrübeye dayanmıyor.
Filistinlilerin kendileri de bu konuda hiç bir sır saklamıyorlar.
‘The Israel Project’ adlı organizasyonun geçen hafta yayınladığı kamuoyu yoklamasına göre Filistinlilerin yüzde 65'i İsrail ile görüşmelerde bulunulması taraftarı olduklarını belirttiler.
Ancak hemen heyecanlanmadan detayları okumalıyız.
Bu ankete göre Filistinlilerin üçte ikisi bu görüşmelerin İsrail Devleti yanında ve Yahudi Devleti ile barış içinde yasayacak bir Filistin Devleti'nin kurulması ile sonuçlanmasını istemiyorlar. İsrail’in yanında kurulacak bir ‘Filistin’in İsrail’e karşı süren savaşlarında bir araç vazifesi görmesi gerektiği kanısındalar. Bu savaşın amacı ‘barış’ anlaşması sonrasında İsrail’den ne geri kalmış ise imha edilip Filistin içine yutulması.
Ortaya çıkan sonuç, Filistinlilerin yüzde 66'sı İsrail ile ‘barış’ görüşmelerinin kasıtlı bir aldatmaca ile yürütülmeli inancında oldukları.
Bunun yanında dörtte üç, Yahudilerin Yeruşalayim'e olan bağlarını reddediyor, yüzde 80'i Hamas tüzüğünde yapılan Yahudilere karşı cihad çağrısını, yüzde 73'ü Hamas tüzüğünde sözü geçen Yahudi ulusunun imhasını destekliyor.
İsrail’in Gazze ve Güney Lübnan çekilmelerinden sonra edindiği tecrübe ne kadar kötü olmuş olsa dahi, İsrail’i bekleyen Yehuda ve Şomron çekilmesi sonrasında olabileceklerin çok daha kötü olacağıdır. Bu çekilme sadece Yehuda ve Şomron'dan saldırılara davetiye çıkarmakla kalmayacak. Diğer Arap ordularının da geriye kalan Yahudi Devleti'ni de istila etmelerine davet çıkaracak. Gazze ve Güney Lübnan çekilmelerinin aksine, Yehuda ve Şomron olmadan, İsrail doğudan gelebilecek bir istilaya karşı kendisini savunması için gerekli arazi derinliği ve topografik avantajdan yoksun olacak. Ayrıca Gazze'den sonra Yehuda ve Şomron'da ikinci bir Filistin terör devletinin kurulması İsrail’in Galil, Negev, Yaffo, Lod, Hayfa ve diğer bölgelerindeki bazı Arap vatandaşlarını da daha evvelden de açıklamış oldukları bu topraklarda otonomi kurma veya Filistin terör devleti ile birleşme sevdalarına da teşvik edici olacaktır. Doğudan gelebilecek sürekli bir istila tehdidi (ve güneyden Müslüman Kardeşler örgütü kontrolündeki Mısır’dan Sina ve Gazze üzerinden) altında yaşayan İsrail büyük bir ihtimal ile içindeki hain Arap vatandaşlarına karşı gereken önlemleri almaktan çekinecektir.
Zamanın Başbakanı Ariel Şaron'un 2001'de uyardığı gibi durum Çekoslovakya’nın 1930'larda içinde bulunduğu zor durum ile paralel olacaktır. Aynen 1930'larda Nazilerin Çek hükümetini Sudetenland'daki hain Alman azınlığa karşı tavır almaktan caydırdığı gibi, Arap Devletleri de (ve nükleer bir İran) Yehuda, Şomron ve Gazze'deki Filistin terör devletini destekleyerek İsrail’in elinde kalan topraklarında egemenlik haklarını yürütmesini imkânsız kılacaklar.
İsrail’in imhası sadece daha önceden kararlaştırılmış olacak.
İkinci olasılık ise İsrail’in düşman Arap nüfusu ile birlikte Yehuda ve Şomron'u ilhak etmesi.
Yehuda ve Şomron'un Arap nüfusunu içine alması ile İsrail’in Arap azınlığının oranı genel nüfus içinde yüzde 20'den yüzde 33'e yükselecek. Açıkça böyle bir senaryo İsrail’i yeni, karmaşık hukuksal, sosyal ve kanuni yaptırım sorunları ile karşı karşıya bırakacak. Ancak bu durum İsrail’in önüne önemli bazı avantajlar ve fırsatlar da getirecek.
İsrail seçim yasalarını tekrar gözden geçirip, nispi seçim ve temsil sistemi yerine doğrudan bölgesel seçim ve temsil sistemine geçme yoluna gitmeyi gündemine getirecektir. Arap vatandaşlarını da aynen Yahudi vatandaşları tabii tuttuğu kanunlara tabii tutma yoluna gidecektir. Buna sivil inşaat kanunlarından vatan hainliğini kapsayan ciddi kanunlara kadar bir çok yasa dahil olacaktır.
Her ne kadar sözü geçen kamuoyu araştırması sonuçlarına göre Filistinlilerin yüzde 53'ünün sınıflarda bu şekilde bir antisemitizm aşılanmasını desteklemelerine rağmen Arap öğrencilerin bundan böyle Yahudi nefreti ile aşılanmalarının engellenmesini garanti altına alacaktır.
Bu adımların yürürlüğe koyulması zor olacaktır.
Diğer taraftan Yehuda ve Şomron'un ilhak edilmesi İsrail için kesin avantajlar taşımakta. Örneğin İsrail tüm bu alan üzerinde askeri kontrolü tekrar kazanacak. İsrail 1996'da bu kontrolün büyük bir bölümünü FKÖ'e bırakmıştı. İsrail’in kabul ettiği FKÖ'nun kuracağı Filistin silahlı güçleri Filistin terör makinesi içinde merkez bir rol aldılar. Bu silahlı kuvvetler Filistin toplumunun İsrail’in imhası yönünde bir doktrine tabii tutulmasında da anahtar pozisyondaydılar.
Bu terör odaklarının dağıtılması ile İsrail vatandaşlarını terör saldırılarından koruma yönünde önemli bir yol kat etmiş olacak. 1967'den beri ilk defa can damarı bu topraklar üzerine hâkimiyetini ilan etmesi ile İsrail kendi vatandaş ve destekleyicilerinin birlikte kucaklayabilecekleri açık bir durum yaratacak.
İlhak aynı zamanda İsrail’in politikacı ve temsilcilerinin serbestçe Filistin milliyetçiliğinin gerçek patolojik yapısını ve Filistin davası yanında yer alan global solun altında yatan gerçeğin hipokrizi ve antisemitizm olduğunu açıkça dile getirebilmelerini sağlayacak.
Hayır, ilhak kolay olmayacak. Ancak diğer seçenek milli intihar.
Tekrar edersek, bunlar tek seçenekler. Ya Filistinliler bir terör devleti yaratıp küçülmüş, savunulması imkânsız Yahudi Devleti'ne karşı savaş açacaklar ya da İsrail Yahudi Devleti'nin alanını büyütecek.
İsrail 1967'den beri sadece bu iki seçeneğin mevcut olduğunu kabul etmeyi reddetti. Bunun yerine ardı ardına gelen hükümetler ve tüm bir ulus olarak hayali üçüncü seçenekler üzerine umutlarını kurdular. Sol için bu seçenek ‘iki devlet çözümü’ fantezisi oldu. Bu ‘çözüm’ İsrail’in 6 Gün Savaşı sırasında Ürdün ve Mısır’dan aldığı toprakların bir bölümünün veya tümünün Filistinlilerin kontrolü altına girmesi, bir devlet kurmaları ve hepimizin müebbede kadar mutlu bir şekilde yaşamamız şeklinde idi.
Filistinlilerin ezici, sürekli ve şiddetli bir şekilde ne büyüklükte olursa olsun İsrail’in yıkılması istekleri karşısında bu Sol fantezisinin üzerinde durabileceği bir ayağı hiç bir zaman olmadı. Rabin hükümetinin Sol’un bu fantezisini bir devlet politikası olarak kabullenmesi üzerine 1993’ten beri bu fantezi peşinde koşulması sonucu 2000'den fazla İsrail vatandaşı hayatını kaybetti.
Sol’un bu üçüncü seçenek fantezisi sadece Filistin terör makinesinin Yahudileri katletmesine kolaylık sağlamakla kalmayıp aynı zamanda da İsrail’e karşı yürüttükleri propaganda savaşlarına da kuvvet verdi. İsrail’in bu var olmayan iki devlet çözümünü takip etmesi uluslararası alandaki pozisyonunu tarihi boyunca var olmamış bir dereceye kadar yıprattı.
Ortadoğu Dörtlüsü’nün geçen haftaki toplantısı bir sonuç bildirgesi çıkartmadan sona erdi. Üyelerinin Yehuda, Şomron ve Yeruşalayim'de bir Filistin kurulması ihtiyacı hakkında fikir birliğine varamadıklarından değil. Bu zaten onlar için aklın yolu. Bu dörtlünün anlaşamadıkları bir Yahudi Devleti'ni kabul edip etmemek. Verilen bilgiye göre, Filistinlilerin Yahudi Devleti'nin var olma hakkını tanımalarının barış anlaşmasının bir parçası olmasını belirtecek kelimelere Rusya itiraz etti.
Bu da zaten fazlası ile açıkça ortadaydı. Bu akılsız iki devlet çözümü İsrail’in meşruluğunu Filistin Devleti'nin kurulması ile bağlamakta. Bir Filistin Devleti kurma sorumluluğunu da İsrail’e yüklemekte.
Her zaman İsrail ve ABD dışında herkesin bir Filistin Devleti kurulmasını kabul ettiği ve İsrail ile ABD dışında kimsenin Yahudi Devleti’nin varlığını kabul etmediği için, kendi meşruluğunu Filistin'in devletleşmesine dayaması ile İsrail kendi kendinin öcüleştirilmesini başlattı. İsrail kendi var olma hakkını yine kendisini yok etme amacına sadık bir terör devletinin kurulması ile bağladığı süreyi uzattıkça dünya milletleri İsrail’in var olma hakkını kabul etmeye kendilerini gittikçe daha az mecbur hissedecekler.
Sağ kanada gelince, onun da liderleri kendilerince hayali üçüncü seçenekleri benimsediler. Ya Ürdün gelip bizi kurtaracaktı ya da Filistinliler bizi sevmeye başlayacaklardı veya başka bir şey.
Sol’un ve Sağ’ın fantezi seçeneklerinin ortak noktaları Filistinlilerin veya Arapların bir bütün olarak sonunda değişebilecekleri doğrultusundaki inançları. İki tarafın da hayali üçüncü seçeneklerinin iddiası yeterli ikna ile veya zaman ile Arapların davranışlarını değiştirebilecekleri ve İsrail’i yok etme amaçlarından vazgeçecekleri yönünde.
Bizim bu 44 senelik fantezi diyarı oyunumuz bizi sadece askeri ve diplomatik olarak zayıflatmadı. Bu tartışmayı politik arenanın iki ideolojik ucuna terk etmemize neden olarak bizi içten parçaladı. Açıkça söylemek gerekirse, genel müzakeremizin yüzde 99'unu radikal Sol’a, yüzde 1’ini de radikal Sağ’a teslim ettik. Sol'un bu müzakere üzerinde olan kontrolü diğer ideolojik muhalefetin yükselen bir oran ile Devlet'ten uzaklaşmasına neden oldu. Bu zaten yeteri kadar kötü bir durum ancak Filistinlilerin tartışmasız aldatmacaları ve İsrail’in imhasına olan sürekli adanmışlıkları aşırı Sol’u mantığın ve gerçekçiliğin sınırından dışarı attı.
İsrailli yoldaşlarını iki devlet rüyasının barış getireceği konusunda ikna edemeyen İsrail Sol’u uluslararası Sol ile İsrail’in var olma hakkını yasa dışı etmeye çalışan ve kendini savunma yeteneğini baltalayan cırtlak kampanyalarında işbirliğine gitti.
Radikal Sol'un Knesset'in kabul ettiği anti-boykot yasası karşısında verdiği isterik tepki durumun acılığına bir örnek. Kısmen hafif bir yasa olarak bu kanun İsrail karşıtı boykotlar teşvik etmeyi sivil bir suç olarak tanımlıyor. İsrail’e karşı ekonomik savaş açmış kişilerin devlet imtiyazlarından yararlanmalarını önleyen ve sivil davalarda maddi cezalara mükellef olabilmelerini sağlayan bir yasa.
Sol'un bu isterikçe yapmakta olduğu yasanın aşağılanması, destekleyenlerin faşist olarak tanımlanması kampanyası ve Yüksek Mahkeme yolu ile iptal edilmesi yolunu araması, Sol'un kendi rüyası peşinde koşarken kendi ülkesine karşı da savaş açabileceğini açıkça ortaya koyuyor.
Genel müzakerenin ideolojik deliliğin derinliklerine sürüklenmesinin yanında İsrail’in bu fanteziye sarılması önümüzdeki gerçek iki seçenek hakkında aklı-selim bir tartışmaya girmemizi imkânsız kildi. Bu iki seçenek üzerine tartışmanın zamanı geldi, birini seçelim ve ilerleyelim.
Kaynak: Israel’s only two options
The Jerusalem Post / 18 Temmuz 2011
* Yehuda ve Şomron: Atık İsrail topraklarında Ürdün Nehri kıyısındaki iki bölge. Yanlış olarak "Batı Şeria" diye anılmakta.
** Yeruşalayim: Arapça El-Quds, Türkçe Kudüs olarak geçen tarihteki ve modern İsrail Devleti'nin başkenti.







Salı, Ağustos 09, 2011

BU SEFER UMUTLUYUZ...

bs"d

Bugun Sharon Hukumetinin yapmis oldugu buyuk insanlik sucu "Gazze Yahudileri'ne uygulanan pogrom ve tehcir"in 6. yil donumu.
Halen kalici yerlesime gecememis ailelerin oldugunu goz onune alirsak bu tehcir yasanirken damlarda dans eden Israil'in uber-humanistlerinin bugun sokaklara dokulen halkin arasina karisip "tzedek hevrati" (sosyal adalet) ayaklarina yatmalari bir yerde umut verici.

En azindan yakin gelecekte Yehuda ve Shomron Yahudileri'ne uygulanma olasiligi bulunan yeni Pogrom ve tehcirler sirasinda gecen Cumartesi aksami bedava Shlomo Artzi konserine giden  pardon, "sosyal adalet" arayisi mitingine giden milyonlarin (ben de ekleyeyim, bereketi artar) bu Yahudi kardeslerine arka cikacaklari hakkinda umudumuz var.

Asagidaki videodan da izleyebileceginiz gibi Sol'un kitlelerin adaleti icin sokaklari doldurdugu ve bunun gercek oldugu hakkinda beni ikna ettiler.

Ingilizce alt yazi ile:
http://youtu.be/QgsrE2mz3PQ?t=9m4s




Perşembe, Ağustos 04, 2011

NE OLUYOR?

bs"d

Teror Kurbanlari Organizasyonu basi Meir Indor'un Israil'de yayilmakta olan protesto gosterileri hakkindaki gorusleri:


http://youtu.be/64mhzEhWJZA

Çarşamba, Ağustos 03, 2011

1913'TEN BIR VIDEO -- YOSEF TRUMPELDOR

bs"d

1913 senesinden bir video.
30'uncu saniye civarlarinda Yosef Trumpeldor'u (z"l) tek kollu tarla surerken gorebilirsiniz.
Link: http://youtu.be/sKq5JTRMLP0


EGER DOGRU ISE; UTANIN SEREFSIZLER

bs"d

Bu haber ne kadar dogru bilmiyorum ama gercekse yaziklar olsun.

Aynen "saygi-perver" Cumhurbaskanimiz'in veya hangi Devlet yetkilisi olursa olsun holokost inkarcisi ve Falastin bas bulasikcisi Abu Mazen'i "baris ortagi" diye kucaklamasini elestiriyorsam ve kabullenmiyorsam bunu da ayni sekilde red ediyorum.

Ibranice linkteki habere gore iki sag kanat milletvekili Arye Eldada ve Eyub Kara iki Rus neo-nazi ile gorusmusler. Bu iki neo-nazi pislik sozde gecmisteki soylemlerinden pismanlik duyduklarini ve insanligin karsisindaki tek dusmanin Islamo-fashizm oldugunu ilan etmisler.

Utanin!
Bu pisliklerin degil elini sikmak, ayni odada ayni havayi tenefus etmek bile serefsizliktir.
Tum Holokost inkarcilari ile oynasanlar gibi.

Ibranice link:
http://news.nana10.co.il/Article/?ArticleId=818385&sid=126

KLASIK "AJL" BAKIS ACISI

bs"d

Tipik bir AJL makalesi.
Once AJL nedir?
AJL = AYL (Amerikan -hasbelkader- Yahudi Liberaller)


Bu "seckin" grubun eli kalem tutanlarindan Jeffrey Goldberg dunyanin karsisindaki en buyuk uc tehlike uzerine bir makale yayinladi. Makalenin yarisi bu uc tehlikenin en azginina ayrilmis.

Ne yazsa, ne soylese hakli. Cunku "o" pardon "O" entelektuel.

En azindan yeryuzunde yasayan her 1 milyar insanoglundan 1 tanesi bu "takkeli" ve "mesihist" teroristlerin kurbani olmustur. Jeffrey'i en cok korkutan bu uc terorist odaklarindan bu makalede en cok yer ayrilan Yahudi "teroristler" hakkinda tum insanligi uyarma gorevini ustlenen bu kardesimize minnet borcluyuz.
Profilinden ogrendigim kadari ile ayni devrede ayni uniformayi giymis oldugum bu uber-entel kardesimizin dunya karsisindaki bu buyuk tehlikeyi gorme kabiliyetine ulasmak icin ne yapmali?
Tarih boyunca inanclarinin temelleri arasinda olmus (Ramba"m'in 13 temel inanc kurali icinde yer alan) Mesih inanci yuzunden Yahudiler'in dokmus olduklari kan miktari goz onune alininca Jeffrey'nin korkusunu anlamak mumkun.
Anlamiyorsaniz hatali sizsiniz, cunku "O" entelektuel. "O" anliyor.

Bakin adam bu tarih boyunca vahset yaratmis "Mesih" inanci ile yogrulan "teroristlerin" inlerine kadar gitmis.
Neresi oldugunu yazmamis ama anlattigi kadari ile ve bolgeyi taniyanlarin tahminleri tek bir yere isaret ediyor. Tabii bu "teror yuvasi" "Yeshivat Ateret Kohanim"in 1886'dan beri Yerushalayim'de "terorist" yetistirmekte oldugunu atlamis, ama olacak o kadar . "O" entelektuel, liberal ve Yahudi. "O" bilir.

Yukardaki satirlardaki linke gidecek olursaniz bu tehlikeli "teror yuvasi"ni taniyabilirsiniz.
Baslarindaki Rav Aviner, hepsi kravi (savasci) birliklerde askerlik yapan ogrencilerine Yehuda ve Shomron'da Yahudiler'in bosaltilmasi gerekmesi halinde komutanlarinin emirlerini dinlemeleri gerektigini tavsiye edecek kadar radikal. Terorist basi ...

Iste liberalism virusunun yan etkileri...

Salı, Ağustos 02, 2011

NARGILENIN DUMANI DAGILINCA...

bs"d
Israil'de halkin icinde oldugu sikinti tabii gercek ve kimse bunu tartismiyor. Benim tartismam bu duruma varilmasina neden olarak gosterilen sebepler (kisacasi "seir leazazel") ve bu hakli durumu kullanan politik gucler.

Butun bunlardan da Bibi mi sorumlu? Isci partisi hukumeti sirasinda yapilan kayirtmalar"kasher" (helal) tabii. Kadima sanki hic ipleri elinde tutmadi.

Bu memleketin ana ekonomik sorunlari bu hukumetle baslamadi. Savunma Bakani'ni, "saygi-perver" Cumhurbaskani'ni (ikisi de oturdugum yerin sosyalistleri) milyonluk evler alabiliyorsa, zaten Kapitalist sistemin savunucusu Bibi'nin sucu ne?
Ekonomik sorun her yerde. Israil yalniz degil. Ama Sderot Rotschild cadirlarinda nargile tutturup, sushi goturenlerin amaci Sderot'taki, Dimona'daki hatta Tel-Aviv'deki adamin durumunu duzeltmek degil. Amaci keyfine uygun hayati devletin ona vermesini saglamak. Yok oyle sey.

Alin iste size herseyi devletten bekleme mentalitesi ile yasayan Avrupa'nin hali. Gelecek nesilleri parazit.

Ama asil amac Netanyahu'nun belini kirip kendi kokusmus, intiharci ideolojilerini devlet politikasi haline getirmek. Ilk catlamalari dun gorduk.
Netanyahu 67 oncesi sinirlar icin tavizler verme durumunda.

Ille de aynen Oslo zamani Yitzhak Rabin'in dedigi gibi "Gazze'den fuzeler olmayacak" masalinin (videosunu bulursam yollarim) bu sefer de yanlis oldugunu ancak Tel-Aviv'e fuzeler yagmaya baslayinca mi idrak edecegiz.

Buyrun videoya: http://www.youtube.com/watch?v=9vTPl4AzkS8

Bu cadir protestolari ile bunun alakasi ne demeyin cunku dogrudan alakali. Butun bu kiskirtmalarin arkasinda yatan fikir bu. Bu hukumete akil ve mantigin kabullenemedigi sacma sapan "baris karsiligi toprak" fikri ile alternatif yaratamayacagini  anlayan cokmus ideoloji "hakli bir davayi" kendine maske yapma yolunu secti.
Ne diyeyim, akillica bir taktik. Bu akilli taktik Israil'i ucuruma atacak bir durum yaratacak, ama ideolojisi mantiginin onunde olan Israil Sol'unun umrunda mi?

Yehuda ve Shomron'da yatirimlar yapilmasini bu durumun etkenlerinden biri olarak gormek kusura bakmayin ama ayirimciligin daniskasidir. Yahudiler'i surup Gazze'den cikan Israil bu durumdan ekonomik olarak daha mi karli cikti? Gush Katif Pogromu oncesinde de entellerimizin "Gazze'de varligimiz yuzunden harcamak zorunda oldugumuz butce" argumanini da az kullanmadilar. Bir gidip kontrol edin hangi durum daha pahali. Yehuda ve Shomron Israil'in su anki sartlari degismedikce yatirim yapmasi elzem olan diger bolgelerinden farkli degil, hatta savunma bakisi acisindan da daha da onemli.

Israil'in onundeki en buyuk engel secim sisteminin arkaik ve haksiz olmasi. Bunu defalarca ifa ediyorum ama tum sorunlarin cozumu onundeki en buyuk engel halkin sesinin adaletli bir sekilde sandiga yansiyamamasi. Demokrasi sadece dusundugunu soyleme serbestligi degildir, bu dusunceyi temsil etme hakkina da sahip olabilmektir. Israil'de ilk sart var ama onemli olan ikinci sart yok.

Bosu bosuna duygusal ekonomik yorumlar yerine veya ekonomideki adaletsiz dagilimi belli guruplara mal etme yerine asil sorun olan secim ve yonetim reformuna kafa patlatmak yerinde.

Ama bu reform da arkaik entel takilan elitistlerin hic islerine gelmez. Yoksa yine cadirlarda oturup, bizi ziyarete gelen ve milyonlarca dolarlik evlerde yasayan politikacilara oy veren sempanzeler olmaya devam edecegiz.

Memleket bir komedi yasiyor aslinda. Drama havasi verip sonradan dizimizi dovecegimiz hareketlere alet olmamaliyiz.

Sol'un kendi ajandasini ileri surmesi hakki tabii var ama bu sekilde bir davayi maske edip Israil'e zarar vermesine firsat tanimamak ta hepsinden onemli.

Pazartesi, Ağustos 01, 2011

71. SENE

bs"d



Olumunun 71. senesinde artik eskisi gibi kuru bir torenle degil, layik oldugu sekilde onurlandirilan Binyamin Zeev Jabotinsky anisina.

Shir Betar

Tum Betariler'e Tel Hay

CADIR ALTINDA PALAVRACILAR

bs"d

     Gectigimiz hafta buyuk kizim Sderot'taydi. Bir dukkana girip alisveris yaptilar. Baslarindaki sorumlularin ve Ravlari'nin ozel ricalari alis veris yapacaklarsa ozellikle belli bir miktar butcelerini Sderot icin ayirmalari

olmustu.
Cuma sabahi kizim bize dukkan sahibinin nasil duygulanip hungur, hungur agladigini anlatti.

Sorun sadece Tel-Aviv'deki konut sorunu olmakla kalmayip genis olarak adaletsiz gelir dagilimini kapsamakta.

Bu konuda daha evvel ve asagida yazdiklarimi uzaktan kaval otturur gibi yazdigimi iddia edecekler icin; hem yazili, hem sesli ve hem de goruntulu basini (ve bir cok pro-Israel blogu da) yakindan takip etmekteyim.

Yazdiklarim kati bir kalp ile degil, tam tersine hakli bir davanin ne sekilde yoldan cikartildigina olan protestomla yazilmakta.


En basindan beri yazdigim gibi arkalarina NIF - New Israel Fund adli anti-Israel orgutun maddi destegini alarak yola cikan gocebe keshlerin baslattiklari "ayaklanma" gectigimiz Cumartesi aksami 150,000 pardon 60,000 kisinin katilimi ile "yuksek" bir noktaya ulasti. Duzeltmeyi ben yapmadim, Mefaked Mahoz Aron Aksul oyle diyor.

Bir de shu Yediyot Ahronot'un bas sahifesine bakin:


Buyuk puntolarla "150 bin'in gosterisi" ama hemen resmin altinda kucuk harflerle "100 bin kadar" deniyor.
Yani bu yalancilarin salladiklari +/- 100 bin'i  yukari dogru attiklari 50bin kadar asagi da cekmek mumkun.
Bu konuda ilk yazmaya basladigimda Yediyot Ahronot'un bu islerin arkasindaki Sol ideolojist dinazorlar arasinda oldugunu yazmistim.

Dijital gazetelerin bu konudaki yayinlarina verilen tepkileri de okursaniz hic te oyle "BiBi" dusmanlarinin dedikleri gibi oyle buyuk bir hukumet karsiti bir ayaklanma yok. Tabii oportunistler, baslarinda da gecenlerde Tel-Aviv'de 5.000.000 (Besh milyon)'a yeni bir daire satin alan "saygi-perver" Cumhurbaskanimiz dahil olmak uzere kendilerini bu Asafsuf'a "tag" etmekte gecikmiyorlar.

Tabii bu "asafsuf"un ne ve kimlerin kontrolunde olduklarini anlayabilmemiz icin shuna da bir goz atmakta yarar var: SOYLERSEK AYIP OLUR

Bu linkteki okuyucu yorumlari (Ibranice) zaten yeteri kadar genelin bu "ayaklanmanin" suruklendigi yon uzerine tepkisini gosteriyor.

Haa, bu Hukumet dusmeli mi?
Ahmed Barak'in tavsiyesine uyup Mavi Marmara icin ozur dileme kafasizligina giderlerse, kim dusururse dusursun, tavo alav Beraha!

Cuma, Temmuz 29, 2011

BIRISI BU ADAMIN CEKETINI GIYDIRSIN!

bs"d

Bu adam yine kacmis.
Araniyor.

Yakalayan ceketini giydirip odasina soksun.
Topluma verdigi zararlar yetmemis gibi yenileri uzerinde calisiyor.
Related Posts with Thumbnails