shomer shabat

Salı, Aralık 29, 2015

YOK ORANINDA OLUP HÜKMETMEK

bs"d

Dünya nüfusu aşağı yukarı 7,000.000.000 ( yedi milyar).
Yahudi nüfusu aşağı yukarı 14,000.000 (on dört milyon).
Yani dünya nüfusunun 0.002'de biri.
En yakın haneye yuvarlarsak = 0 (sıfır)
Yani Yahudi oranı = 0
Kısaca YOK.
Ama haberlerin çoğu onların etrafında.
Bilim, sanat onların etrafında.
Antisemitlere göre basın, ekonomi onların kontrolunda. 
Yani matematiksel olarak YOK oranındaki bir toplum dünyayı yönetiyor.
Aynı şeyi ateist dehalar da söylüyorlar.
Yaratan YOK diyorlar.
Hesap aynı...
heh...

Pazartesi, Aralık 28, 2015

TÜYLERİNİZ DİKEN DİKEN OLABİLİR

bs"d



Dünya barışı ve insanlığın geleceği için Hitler ve Stalin'den çok daha tehlikeli bir adam olan Hüseyin'in bu tehditini okuyunca tüylerim diken diken oldu.
Bu tehditini yerine getirirse dünyamızı, çocuklarımızı ne şekil bir gelecek beklediğini düşünmek bile istemiyorum.
Kimse de bana yaygara yapmaya kalkmasın.
Hitler, Stalin, Mao gibilerinden daha tehlikeli liderlerin olabileceği olasılığını kavrayamıyorsanız, tarihin tekrarını çok daha acı bir şekilde yaşamaya da hazır olun.
Konu sadece Yahudiler değil.
Tüm insanlık için bu adamın getirebileceği felaketin haddi ve hesabı yok.


Pazar, Aralık 27, 2015

FİLM TAVSİYELERİ

bs"d


İşim gereği devamlı uzun mesafeli uçak seyahetleri yapmaktayım.
Bu uçuşlar sırasında bütün sene sinemalarda seyrettiğim filmlerden çok daha fazlasını izleme fırsatı buluyorum.
Genelde ABD'de sinemalara yansımayan Avrupa menşeli filmleri tercih ediyorum.
Son zamanlarda izlediğim ve hararetle tavsiye edebileceğim filmlerden örnekler:

* DAS LEBEN DER ANDEREN (the lives of others)
Berlin Duvarı yıkılmadan evvel Doğu Almanya'da Stasi (Gizli servis) 'nin sanatçılar üzerine odaklanan bölümünü işleyen çok güzel bir film.
Sosyalist Faşizm'in gerçeklerini çok güzel anlatıyor.
Özellikle Almanca anlayanlar için tavsiyem. Tabii alt yazılı izleyerek te filmden zevk almak mümkün.

* UN ILLUSTRE INCONNU (nobody from nowhere)
Devamlı başkalarının kimliğine bürünmek olarak bir takıntısı (fetiş) olan birinin başından geçenleri anlatan harika ve sürükleyici bir film. Fransızca ve Fransız sinemasına saygı uyandırıyor.

* LA VIDA DESPUES (the life after)
Bu Arjantin yapımı düşük bütçeli ama başarılı filmlere bir örnek.
Yıllar sonra evliliklerini aralamaya karar veren bir çift hakkında. Cesaret ile izlenebilecek bir film.

* LA DELGADA LINEA AMARILLA (the thin yellow line)
Meksika'da iki şehir arasındaki asfalt yol üzerine çizilmesi gereken sarı çizgileri çizme işinde bir araya gelen bir grup işçinin hikayeleri.
Benim bu sene seyrettiğim filmler arasında favorilerimden biri. Meksika yapımı bu film her ne kadar biraz bana eski Türk filmlerindeki dramaları hatırlatsa da çok çok hoşuma gitti ve hararetle tavsiye ediyorum.

* NOI E LA GIULIA  (The Legendary Giulia and Other Miracles)
Hafif bir İtalyan komedisi. Hoş vakit geçirmek için güzel. İzlemeye değer. Filmdeki karakterlerden biri değerli bir dostumu bana hatırlattı. Komünist, sakallı karakter. İzlerseniz tanıyanları kim olduğunu da anlayacaklardır.

Diğer filmleri de başka bir iletiye saklıyorum.
Aralarında kaçırılmaması gerekenler var.
Yakında.

YAHUDİ GİBİ YAŞAMAK ÜZERİNE -- DEVAM

bs"d

"YAHUDİLİK'TEN ÇIKMAK" başlığı altındaki yazıma fikirlerine değer verdiğim bir dostumun Facebook'ta yaptığı "Yahudi olarak yaşamak" konusunun günümüzün şartlarında anlamsız ve hatta gereksiz olduğu yönündeki yorumu üzerine aşağıdaki satırları yazdım. Blog'da arşivlensin diye ekliyorum:


Cuma, Aralık 25, 2015

İŞİN ASLI NE?

bs"d

Şalom Gazetesi'nde bu hafta İzel Rozental'ın yayınladığı karikatür güzel ama gerçekleri tam yansıtmıyor.
Gerçi Türkiye'nin politikası da gerçekleri tam yansıtmıyor.

Karikatür bu:



Gerçek ise bu:



Arada aslında fark yok ama biz İzel'in yansıttığı gibi anlamaya çalışıyoruz.
Devlet politikasını belirleyenler de bu şekilde anlamamızı şu anda tercih ediyorlar.

Kendimizi kandırmaya devam.

YAHUDİLİK'TEN ÇIKMAK

bs"d




Biraz evvel "YAHUDİ'NİN DİNDARI OLUR MU?" sorusuna kendi cevabımı yazdım.
Şimdi YAHUDİLİK'TEN ÇIKILIR MI?" diye soranlara:
Yahudi gibi yaşamamayı seçen bir Yahudi'nin kendisi Yahudilik'ten fiziksel olarak kopmakta olmasına rağmen ruhen halen Yahudidir.
Bu; kendisi için geçerli.
Değişiklik olmaz ise 1, 2 nesil içinde ruhen kopma da gerçekleşecektir.
Ruhen kopma fiziksel kopmanın önlenemez sonucudur.
Etrafınıza bakınız ve göreceksiniz.
Yahudi gibi yaşamamayı seçenlerin zamanla Yahudi gibi düşünmeyen nesiller yarattıklarına şahit olacaksınız.
Sadece dikkatle ve dürüstçe bakınız.
Önemli bir nokta: Israel'li olmak ile Yahudi olmak aynı şey değildir, karıştırmayalım.
Yanlış sonuçlar çıkabilir.
Just saying... 


YAHUDİ'NİN DİNDARI OLUR MU?

bs"d

Kısaca, daha evvel yazdıklarımın özeti:


Cumartesi, Aralık 19, 2015

"NASIL?" SORUSUNDAN "NEDEN?" SORUSUNA

bs"d



Geçenlerde Hanuka ile ilgili 8 sene evvel yazdığım bir yazıyı Facebook'ta bir gruba asmam sonrası ilginç tartışmalar oldu. Vaktim olmadığından dolayı cevap veremedim, ancak şimdi tepkileri okumaya fırsat buldum.
Kısaca yazının konusu Hanuka'nın aslından ne kadar saptırılmış bir şekilde kutlandığını, Makabiler'in uğruna savaş verdikleri değerlerin bugün Hanukaya 4 kolla bağlanan toplumun büyük bir kısmı tarafından sadece uygulanmamakla kalmayıp, aşağılandığı ile ilgili idi.

Kanımca bu oxymoron yaklaşımın en büyük nedeni de Yahudiliği özellikle 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl sırasında "aydınlanma" süreci ile din ve millet olarak iki şekilde kabullenmenin mümkün olacağı fikridir.

Genel diaspora Yahudi toplumu özellikle Şoa sonrasında son derece rahat bir yaşama kavuştu. Gerek maddi, gerek eğitim düzeyi ve gerekse toplumsal alanlarda kendine rahat bir ortam bulmakta. Son bir kaç seneye kadar karşı karşıya kaldığımız antisemitizm gerçekte hem çok sınırlı hem de genellikle günlük yaşamımızı etkilememekteydi. Kısacası rahat olduğumuzu inkar edemeyiz.
Ben bunu özellikle 1930 sonrası ve İkinci Dünya Savaşı sonrası doğan neslin dönemi olarak analiz ediyorum. Bugünün orta yaşlıları olan 1960 -1980 arası doğumlular işte bu 1930 neslinin sevapları ve günahları ile çok zor bir soru ile karşı karşıyalar.
1930 -1950 nesli öncesine kadar Yahudi toplumların ve Yahudi şahısların kendilerine sordukları soru "Nasıl Yahudi kalabiliriz?" sorusu idi.
1960 sonrası nesli için ise bu soru "Neden Yahudi kalmalıyız ki? şekline dönüştü.
"Nasıl"dan "Neden"e.
Ve işte bütün fark ve Yahudiliğin erimesinin en büyük etkeni de bu.

Gerçekten kendini "secüler" olarak tanımlayan bugünün Yahudisi açısından Yahudi kalmayı istemesi için ne şekilde bir nedeni olabilir?
Daha da ileri gidersek Yahudi gibi yaşamayıp halen annesi Yahudi olduğu için hepimizin Yahudi olduğuna mutabık olduğumuz bir kişinin kendi çocuklarının Yahudi olmayanlar ile evlenmesini hoş görmemesinin, bir hoşnutsuzluk hissetmesinin nedeni ne olabilir?
Genelde bu tip evlilikler de zaten eğitim düzeyi yüksek, maddi durumu uygun, toplumda saygı duyulan kesitteki (ayıp bir kelime) goylar ile olmuyor mu?
O zaman bu tip evliliklerden rahatsızlık duymanın nedeni ne?
Genlere işlemiş bir ırkçılık olmasın?

Örnek olarak averaj bir Yahudi'yi alalım.
Büyük bir ihtimal ile Kaşerut kurallarına uymuyordur.
Büyük bir ihtimal ile Şabat'ı Halaha'ya göre tutmuyordur.
Büyük bir ihtimal ile eğer erkek ise üstüne düşen en basitinden her sabah Tefilin takmak gibi temel Yahudi yaşam kurallarına uymuyordur.
Büyük bir ihtimal ile eğer evli bir bayan ise üstüne düşen temel aile kurallarına uymuyordur.
Aslında üç ana nokta etrafında odaklanan Yahudi yaşam süreci, Şabat, Kaşerut ve Taharat Ha'Mişpaha konularına önem vermiyordur.

Ve sebep te Yahudiliğin secülerleşme sürecinde bu sürecin sevdalısı kesim tarafından din olarak tanımlanması.
Tüm diğer toplumlar gibi dini kurallara uymadan da o toplumun bir parçası olunabileceği fikrinin Yahudilikte tercümesinin aslında çok değişik olduğunu o zamanlar anlamayanların takipçileri bugün de bunu devam ettirmekteler. Bu sürecin de Yahudiliğin en azından o kesim için sonunun olduğunun dahi farkında olmadan.

Yahudiler'i iki ana gruba ayırabiliriz.
Birinci grup: 
Yahudiliği bir din olarak kabul eden 21. yüzyıl gencinin "ben dindar değilim" diyerek  diğer toplumlardan bir kişi ile aile kurma isteği en mantıklı sonuç. Hatta aynen Yahudiliği bir din olarak kabul edip, "ben dindar değilim" diyerek ne Kaşerut, ne de Şabat ile alakası olmayan bir kişinin 21. yüzyıl gencinin bu davranışını yadırgaması kendi kendini kandırması değilse nedir?
Kısaca Yahudiliği bir din olarak kabul eden kişi için "dindar olmamak" seçeneği mevcut ve "dindar olmayan" bir kişinin topluma asimile olmasını yadırgaması ters.

Bir de Yahudiliğin din olmadığı fikrini kabul eden kesim var. Bu da ikinci grup ve bu kesime ben de dahilim. Kanımca Yahudilik din değildir. Bu yüzden de Yahudi toplumu içinde "dindar" veya "dindar olmayan" bir kesim var olamaz.
O zaman ne vardır?
Yahudi'yi Yahudi yapan nedir?
Eğer din değilse, özellikle Diaspora'da içinde yaşadığımız toplumlarda bizi diğer toplumlardan ayıran nedir?

Bizi ayıracak olan tek şey Yahudi gibi yaşamaktır.
Herkes olabileceği en dürüst bir şekilde etrafında ilişkide olduğu, saygı duyduğu goylar ile kendini karşılaştırsın.
Ama dürüstçe.
Nedir fark?
Var mı bir fark?
Özellikle 2000 sene süren bu Galut sonrasında gerek lisan, gerek tarih olarak aramızdaki farklar bizi bir birimizden o kadar farklı mı kılıyor, yoksa aynı mı kılıyor?
O zaman Yahudiliği bir din olarak görmeyen ama halen kendine Yahudi kimliğini veren biri için onu Yahudi yapan, Fransız, Alman veya Türk yapmayan fark nedir?
Börekaslarımız mı?

Cevap verecek olanlara şimdiden teşekkürler.

Cuma, Aralık 04, 2015

BU DA BİZİM "LİDERİMİZ"

bs"d
Bir haber ve hemen üstünde bir haber daha.
All-ah bizi İsis'ten değil önce böyle salaklardan korusun. İsis'le başa çıkarız.
Bunlar asıl tehlike:


Perşembe, Aralık 03, 2015

BUNLARIN TAKTİĞİ

bs"d

Dün California'da 2 Müslüman aktivistin yargısız infazından sonra halen bu olayın terör olduğunu iddia edenler olmasına rağmen İl Duçe rejimi boyun eğmiyor.
Büyük ihtimalle baş meteorolojist bunu da hal edecektir.
Ne de olsa "Inland'da bir kaç adam..."

Baş meteorolojıstin hoşunuza gitmeyen sıfatını kazanması için ille aynı şeyleri yapmasına gerek yok.
Bunların taktiği "beyin kemirmek".
Üniversitelerden değil artık ana okullarından itibaren bu beyin kemirme başlıyor.
Beyni kemirilmişler kısa zamanda en sadık askerleri oluyorlar ve kemirilmiş beyinlere şifa olmadığı için geri dönüş te yok.
Yani bu felaketten "survivor" olma ihtimali de yok. 
Kemirilmiş beyinler nesline hoş geldiniz!

Salı, Aralık 01, 2015

AKSARAY'DAN HABERLER

bs"d

Ak Saray'daki baş meteorolojist İl Duçe'den bir sürü rezil haber var ama yazacak halim yok.
Ama mesela kendisine İSİS konusunda danışmanlık yapması için bir Hamas sempatizanını atamış olduğunu bilmenizde yarar var.
Hani halen bu zımbırıkın yararlarına inanan müridleri akıllarında bulundursunlar.
Adı Robert Malley.
Kendisi hakkında kısaca:



Atadığı Hamas sempatizanını 2008 yılında Hüseyin kendi kampanyasından kovmak zorunda kalmıştı. Sebebi de o zamanlar kendisine rakip olan Mc Cain'in takımının bu adamın Hamas taraftarı olduğunu keşf etmesi idi. İhtiyacı olan Yahudi desteğini (Maddi ve manevi) kaybetmemek için mecburen işten atmıştı ama kalbinde yatan dostlarını unutamayacak kadar ilkelerine bağlıdır bizim Hüseyin.

İl Duçe'nin maharetlerini yazmaktan vaz geçmedim sadece yoğun işlerim ve henüz tam yerine gelmemiş sağlığım yüzünden vakit bulamıyorum.
Yoksa su uyur İl Duçe uyumaz.
Dünyanın kökünü kurutana kadar.

Related Posts with Thumbnails