shomer shabat

Salı, Ağustos 23, 2011

"DENIZE GIRMEK YASAK" MAKALESINE ILK TEPKIM

bs"d
Sayin Joelle Pinto'nun "denize girmek yasak!" baslikli kisa ve bence cok anlamli mesajlar iceren yazisina tepki vermek istedim.
Basta degindigi gibi Tisha Be'Av'in 1943 senedir sonuclarini hem fiziksel olarak (Yahudi Ulusu'nun surgun sureci), hem de ruhani olarak (Yahudi egitiminin, dunya gorusunun yara almasi) hissetmekteyiz.
Fiziksel olarak halen Yahudi Ulusu'nun buyuk bir bolumu kendi topraklarindan uzak.
Ruhani olarak yazarin su satirlarindan daha fazlasini eklemeye gerek yok: "Küçük bir çocuk için bayramlar detaylıca anlatılmadığında kabullenmek güç. Bet Amikdaşların yıkıldığını duymak yetmiyor, matem günü, oruç günü… Dindar olmayan küçük bir çocuk için tek anlamı oluyor; sevdiği şeylerden mahrum olmak." (Benim bu cumlede degistirecegim tek kelime "dindar" yerine "bilincli" olacakti)
Bu yukarda alintiladigim cumlesi sayin Pinto'nun devam ettigi ve "birkac kisinin tepki gosterecegini" tahmin ettigi satirlarini da aciklamakta.
Ben de sahsen Yahudi tarihi'ni sadece acilari anarak veya kendimizi her zaman ezilen olarak gorerek islemenin karsitlarindan biriyim. Insanliga ve uygarliga o kadar cok sey kattik ki bu her birimizin gururla dik durmamiza yetecektir.
Ancak;
Sayin Pinto'ya sunu sormak isterdim: Neslimizde halen canli ornekleri ile karsilasabilecegimiz Nazi Soykirimi'ni da mi kendi fiziksel zevklerimize dalarak 'kutlamayi" dusunurdu?
1943 senelik acilarin, kurbanlarin temelinin o "kutlamayi" tercih ettigi Tisha be'Av oldugunu iste maalesef yukarida kendisinin de sikayet ettigi, benim "ruhani bilincimizin koreltilmis" olmasi olarak adlandirdigim erezyon yuzunden kavrayamiyoruz.
Eger Tisha be'Av'da bize gelenek olarak iletilen bazi kisitlamalara da ters durmak "ozgurluk" ise, "Holokost'u anma" gunu sirasinda Sinagoglarimizda mum yaktiktan sonra gonul rahatligi ile bir diskoda vur patlasin, cal oynasin yapabilmek 'ozgurlugune" de cok uzak degiliz demektir.
Hayir sayin Pinto, bu "ozgurluk" degil, bu sadece kendi fiziksel durtulerimize yenik dusmemizi hakli gosterecek sebepler arama istegimiz.
Yazinizin sonunda belirttiginiz "onemli olan iyi ve durust bir insan olmak" konusunda tabii kimse tartisamaz.

Atalarimiz "dereh eretz kadma le'Tora' - ahlaki yasam Tora'dan daha once gelir; eger bu temel yoksa zaten Tora bizim uzerimizde birakmasi gereken etkiyi birakmayacaktir demisler. Bu temel erdemlerin sadece Tisha be'Av ile degil tum Yahudi ogretisi ile de ayni baglantisi var.

Tisha be'Av kisitlamalarini yerine getirmemenin de gunah olup olmadigi konusuna degil Yahudi geleneklerini iletme gorevimiz ve ulusal acilarimiza olan sagduyumuz olarak ele almak gerekir.
Neslimizin 70 sene evvel tanik oldugu son acimiz Holokost'un anisini unutmadan tasiyabilecegimizi garanti etmeyi 6 milyon kurbanimiza bir vefa borcu olarak gormuyor muyuz?

Bet Ha'Mikdash (kutsal Tapinak) yikildiktan 70 sene sonra tasidigimiz aci duygulari tum bir ulus olarak bugune kadar canli olarak tasiyabilmeyi becermis olmamiz size biraz gurur vermiyor mu? Bu "hatirayi" emin olun sozunu ettiginiz 'ozgurluklerimiz"e dalarak tasimadik.
Eminim duymussunuzdur; Napoleon'un bir Tisha be'Av gunu yere oturmus, aglayan ve agit yakan Yahudileri gordugunde "ne oldu, neden agliyorlar?" sorusuna yaninda bulunan Yahudi asilli bir subay "iki tapinaklari seneler arayla bugun yikildi ve surgune ciktilar, onu aniyorlar" diye cevap verir. Napoleon "ne zaman oldu bu?" sorusuna "2000 seneye yakin" diye cevap alinca "2000 senedir unutmayan bir millet mutlaka kaybettigine ulasacaktir" diye cevap verir. Bu hikaye dogru mudur degil midir bilemem ama varilan sonuc ilettigi mesaj acik.
Yazdiklarima Shlomo Ha'Meleh'in Kohelet adli eserinin 3'uncu bolumden alinti ile son veriyorum:
Aglamanin zamani var, gulmenin zamani var.

Yas tutmanin zamani var, oynamanin zamani var...
Saygilarim ile
david h.
Related Posts with Thumbnails