Nissim Ades ben Miriam'ın neşamasının yükselmesi icin.
לע׳׳נ ניסים בן מרים
______________________________________________________
1165 senesinde Fas Yahudileri çok rahatsız edici bir sorun ile karşı karşıyaydılar. Fanatik bir İslam tarikatı Almohadlar yönetimi ele geçirmiş ve zorla İslam'a geçirme politikasına başlamışlardı. Yahudi cemaatinin önünde iki seçenek vardı: İslami kabul etmek veya ölmek.
Bazıları Kiduş Ha'Şem için ölmeyi yeğlediler. Diğerleri sürgüne çıkmayı seçtiler. Bazıları da bu korkunç tehdite baş eğip dinlerini değiştirdiler. Ama gizlice Yahudi kalıp, Yahudiliği tatbik etmeye devam ettiler. Daha sonra İspanyolların Maranolar diye adlandırdıkları bu Conversolar idi.
Bu durum diğer Yahudiler için çok zor bir problem oluşturmuştu. Nasıl yaklaşılmalıydı? Dışa karşı kendi cemaat ve inançlarına ihanet etmişlerdi. Ayrıca onların bu şekilde örnek olmaları moral bozmaktaydı. Ne olursa olsun Yahudi kalmaya kararlı Yahudilerin azimleri kırılıyordu. Bir çok Converso Yahudi kalmayı dilemekte, Mitzvaları gizlice yerine getirmekte ve fırsat buldukça Sinagog'a gelip ibadet etmeye çalışmaktaydılar.
Bu Conversolardan biri Rav'a bu konuda bir soruyla gelmişti. Zorla İslam'a geçtiğini ama kalbinde inançlı bir Yahudi olarak kaldığını söylüyordu. Elinden geldiğince Tora'nın emirlerini gizlice yerine getirerek sevap kazanabilir miydi? Başka kelimelerle, Bir Yahudi olarak onun için bir umut var mıydı?
Rav'ın cevabı çok katıydı. İslam'ı kabul eden bir Yahudi, Yahudi cemaatine mensup olmayı kaybediyordu. Israel ailesinin bir parçası değildi artık. Bu durumdaki kişinin Mitzvalar'ı yerine getirmesinin bir anlamı yoktu. Daha da kötüsü, bu bir günahtı. Seçim çok kesin ve katıydı: Yahudi olmak veya olmamak. Eğer Yahudi olmayı seçiyorsan, ödün vermek yerine ölümü seçmeye de hazır olmalıydı. Eğer kişi Yahudi olmamayı seçtiyse, terk ettiği yuvaya tekrar geri girmeye çalışmamalıydı.
Bu Rav'ın kesin duruşuna saygı gösterebiliriz. Hiç bir kaçamağa girmeden ahlaki seçimi belirtti. Kahramanlığın inanç için açık bir şart olduğu durumlar vardır. Daha aşağısı yetmeyecektir. Rav'ın cevabı, sert olmasına rağmen cesaretsizce değildi. Ancak başka bir Rav aynı fikirde değildi.
İlk Rav'ın adını bilmiyoruz, kaybettik, ama ikinci Rav'ı tanıyoruz. Orta Çağların en büyük Rav'ı Moşe Maimonides. Maimonides dini baskıya yabancı değildi. 1135'te Kordova'da doğan Maimonides 13 sene sonra şehrin AlMohadların eline düşmesi sonucunda ailesi ile birlikte terk etmek zorunda kaldı. 12 sene göçebe halindeydiler. Fas'ın Almohadlardan 1160 senesinde geçici olarak kurtarılması ailesi ile oraya yerleşmesine imkan verdi. 5 sene içinde tekrar göç etmeye zorlanan Maimonides önce Eretz Israel'e ve sonunda Mısır'a yerleşecekti.
Maimonides diğer Rav'ın cevabına o kadar öfkelenmişti ki, o da kendi cevabını yazdı. Bu cevabında ilk cevaptan kendini uzaklaştırdığı gibi, o cevabı veren Rav'ı da sayısız Yahudi cemaatlerinin yaşamış olduğu baskılara maruz kalmamış "kendi kendini yaratmış bir bilge" olarak tanımlamakta.
Maimonides'in "İgeret Ha'Şmad" (Felakete dair mektup) olarak adlandırılan bu cevabı kendi başına bir tez özelliğini taşımakta. İlginç olan yanı, bu mektup başladığı şiddet ve öfkeye rağmen, ilk verilen cevaptan daha az bağlayıcı olmayan sonuçlara varmaktaydı. Maimonides dini baskıya maruz kalıyorsan göç edip başka bir yere yerleşmelisin demekteydi. "Bir tek şeyi bile ihlal etmeye zorlanıyorsa dahi orada kalması yasaktır." "Her şeyini bırakıp, dinini uygulayabileceği bir yer bulana kadar gündüz gece seyahat etmeli." Bu Kiduş Ha"Şem için ölmekten daha fazla tercih edilir.
Her şeye rağmen inancını terk etmek yerine ölmeyi seçen kişi hayatını Kiduş Ha"Şem için feda ederek "iyi ve doğru" olanı seçmiştir. Kabul edilemez olan, kişinin baskı altında günah işliyorum diye özür yaratmasıdır. Bunu yapmak "tam istekle değilse de neredeyse istekle" Hilul Ha"Şem yapmaktır.
Bunlar Maimonides'in verdiği sonuçlar. Ancak bu sonuçları saran ve kendi argümanını destekleyen kendisinin yapmamaları yönünde verdiği cevabın tam tersini uygulayanları savunması olmuştur. Bu mektup Conversolara umut vermekteydi.
Yanlış yapmışlardı. Ama afedilebilecek bir yanlış. Baskı ve ölüm korkusu altında yapmışlardı.Yahudi kalmışlardı. Yahudi olarak yaptıkları her şey halen Ha"Şem'in nezdinde kıymet kazanmıştı. Özellikle de böyle, çünkü Ha"Şem'in bir emirini yerine getirdiklerinde bunu etraflarındakiler için değil gerçekten Ha"Şem için yapmaktaydılar. Yahudi gibi yaşadıkları anlaşılsa idi ölümle karşı karşıyaydılar. Bu gizli bağlılıkları kahramanlığın ta kendisi idi.
İlk Rav'ın cevabında yanlış olan, bir Yahudi'nin korku baskısına boyun eğip inancını terk etmesinden dolayı cemaatten uzaklaştırılmasında ısrar etmesi idi. Maimonides bu böyle olmamalı diye ısrar etmekteydi. "Şabat'ı ihlal edenleri uzaklaştırmak, hor görmek ve onlardan nefret etmek doğru değil." "Onlara yakınlık gösterip, mitzvaları uygulamaları için cesaretlendirmek bizim görevimizdir." Mişli'den bir Pasuk alıp şu şekilde anlam çıkartmakta: "Aç hırsız karnını doyurmak için çalıyorsa, Kimse onu hor görmez." (Özdeyişler 6:30) Sinagoglar'a gelen Conversolar da ibadet etmeye açlar. Ait olmanın saniyelerini çalmaktalar. Dışlanmamalılar, hoş karşılanmalılar.
Bu mektup en ağır ahlaki zorluklara bir örnek teşkil etmekte: Emir ile merhametin karışması. Maimonides bizi Yahudilerin ne yapmaları gerektiğini düşündüğü hakkında şüphede bırakmıyor. Ama aynı zamanda da bu düşüncesini uygulamayanları savunmaktan da vaz geçmiyor. Yaptıklarını tastik etmiyor. Ama kim olduklarını savunuyor. Bizden onların içinde bulundukları durumu anlamamızı istiyor. Onlara kendilerine saygı duyabilmeleri için ortam veriyor. Cemaatin kapılarını açık tutuyor.
Argümanı Midraş'tan Peygamberler'in Israeloğullarını yermelerinin değil Ha"Şem karşısında savunucuları olmalarını işleyen bölümler ile doruğa ulaşıyor.
Moşe Rabenu Israeloğulları'nı Mısır'dan çıkartmakla görevlendirildiğinde "bana inanmayacaklar" diye cevap veriyor.(Çıkış 4:1) Görünüşte haklıydı. Daha sonraki bölümler Moşe'nin şüphelerinde haklı olduğunu göstermekte. Israeloğulları yönetilmesi çok zor olan bir toplum idiler. Midraş Ha"Şem'in Moşe Rabenu'ya "Israeloğulları inançlılar, inançlıların çocukları onlar, ama sen Moşe, sonuçta inanmayacaksın" dediğini söylüyor.
Maimonides buna benzer başka Pasuklar'ı verip şunları söylüyor: "Eğer evreni ayakta tutan sütunlar olan bu Peygamberler Israeloğulları'nı - suçlu oldukları halde- kısaca eleştirdiklerinden dolayı bu cezalar ile karşı karşıya kalıyorlarsa, ölüm tehditi altında ve inançlarından vaz geçmeyip, dışa karşı gösteriş olarak inanmadıkları başka bir dine geçen Conversoları eleştirenleri bekleyen cezaları tasavvur edebiliyor musunuz?
Maimonides bu analizi sırasında bu haftanın Aftarası'nın konusunda olan Eliyahu'ya deyiniyor. Ahab ve Jezebel'in yönetimi altında bir put perestlik şekli olan Baal resmi tarikat olmuştu. Ha"Şem'in Peygamberleri öldürülüyorlardı. Kurtulanlar saklanmaktaydılar. Eliyahu genele açık bir şekilde onlara Karmel dağında meydan okumuştu. 400 Baal temsilcisi karşısında dini gerçeği temelli olarak yerine oturtmaya kararlıydı.
Oraya toplananlardan iki yoldan birini seçmelerini istedi: Ha"Şem veya Baal. İki fikir üstünde durmaktan vaz geçmeliydiler.. Gerçek bir test ile karara bağlanacaktı. Eğer Baal gerçek ise gökten gelen ateş Baal'ın rahiplerinin kurbanını yakacak, eğer Ha"Şem gerçek ise Eliyahu'nun kurbanını yakacaktı.
Bu çatışmayı Eliyahu kazanır. "Toplananlar "Ha"Sem u Elo'kim" diye bağırmaktaydılar. Baal'ın rahipleri sökülürler. Ama hikaye orada bitmez. Jezebel Eliyahu'nun öldürülmesi için emir verir ve Eliyahu Horeb dağına kaçar. Orada değişik bir vahiy, vizyon ile karşılaşır. Önce bir rüzgar hortumuna tanık olur, daha sonra bir depreme, ve sonra da bir yangına. Ama bunların içinde Ha"Şem olmadığını anlar. Bunun ardından Ha"Şem ona "ince ve yumuşak bir ses" ile konuşup Elişa'yı kendine varis olarak atamasını söyler.
Bu episod çok esrarengiz. Bu metin içindeki ilginç bir özellikle de daha da kuvvetleniyor. Bu vizyondan hemen önce Ha"Şem "Burada ne yapıyorsun, Eliyahu?" diye soruyor.
Eliyahu, "Ha'Şem'e, Her Şeye Egemen Tanrı'ya büyük bir istekle kulluk ettim" diye karşılık veriyor.
Bu vizyonun hemen ardından da Ha"Şem aynı soruyu tekrar soruyor ve Eliyahu aynı cevabı veriyor.
Midraş bu metni bir diyaloğa çeviriyor:
Bu Midraş'ın anlamı açık. Fanatik Ha"Şem'in rolünü üzerine alıyor. Ancak Ha"Şem Peygamberlerinin savunucu olmalarını istiyor, suçlayıcı değil.
Soru - cevap tekrarlaması bu trajik derinliği ile anlaşılabilir şimdi. Eliyahu kendini Ha"Şem için fanatik olarak ilan ediyor. Bunu üzerine Eliyahu'ya Ha"Şem'in dramatik çatışmalar içinde olmadığı gösteriliyor: Rüzgar hortumunda değil, depremde veya yangında da değil. Bu sefer Ha"Şem ona tekrar soruyor: "Burada ne yapıyorsun, Eliyahu?"
Eliyahu da Ha"Şem için fanatik olduğunu tekrar söylüyor. Eliyahu dini liderliğin değişik bir erdem gerektirdiğini anlamıyor. "İnce ve yumuşak bir ses". Bunun ardından Ha"Şem başkasının artık lider olması gerektiğini belirtiyor.
Eliyahu cübbesini Elişa'ya devr etmek zorunda artık.
Zor dönemlerde dini liderlerin çatışmacı olma istekleri müthiş bir istek kazanıyor. Sadece gerçek savunulmakla kalınmamalı, yalan da kınanmalı. Seçimler katı farklılıklar olarak gösterilmeli. Kınamamak desteklemek demektir.
Coversoları kınayan Rav kalbinde inanç taşıyordu, yanında mantık vardı ve Eliyahu ona bir örnek teşkil ediyordu.
Ancak Midraş ve Maimonides bize değişik bir model sunuyorlar. Bir Peygamber sadece bir değil iki yönden yaklaşmalı: Rehberlik ve merhamet, gerçeğe büyük bir sevgi ve bu gerçeğin kendilerinden gizlenenler ile bağımlı bir dayanışma. Gelenekleri korumak ve aynı zamanda da geleneklere bağlı olamayanları savunmak çok zor. Dinsiz bir çağda dini liderliğin en gerekli görevi.