bs"d
Moşe Geri Dönüyor
Rabbi Yisroel Meir Lau tarafından
Bir zamanlar, Kanada’nın Ottawa şehrinde, Kanada İsrael konsolosu Haham Dr. Yaakov Herzog ile meşhur tarihçi Profesör Arnold Toynbee arasında halka açık bir tartışma olmuştu. Dr. Toynbee, İsrael’in gerçek bir millet olmadığı ve bir devlet olmayı hak etmediği konusunda ısrar ediyordu. Yahudiler, ülkesinin dışında olan insanlığı tektanrıcılığa, ahlak ve töre ilmine yöneltmekle görevli dinî bir mezhepti , fakat bir millet değildi. Dr. Herzog tarafından ileri sürülen bir konuyu geliştirmek için, hayali bir yolculuk yapmama müsaade edin.
Olimpik Havayolları’nın bir uçağı Atina havaalanına iniş yapar ve bir gümrük memuru yaşlı bir yolcuya ziyaretinin amacını sorar.
“Ben Sokratesim ve anavatanımı görmek için geri geldim.” Heyecanlanan gümrük memuru, onunla sohbet etmeye çalışır; ikisi de Yunanca konuşur, ama ortak bir dilleri yoktur. Bir tercüman çağırırlar.
Sokrates sorar: “Akropolis’i görebilir miyim?”
“Üzgünüm. Akropolis harabeye döndü.”
“Zeus Tapınağı?”
“Burada Zeus Tapınağı yok. Bir Rum Ortodoks Kilisemiz var, fakat Hıristiyan’dır.
Bizde ne Neptün, ne Mars, ne Afrodit, ne de Helen var. Sadece Hıristiyanlık var.”
“Kaç ülke Yunanistan’ın egemenliği altında?”
“Hiç yok. Yunanistan NATO’nun küçük bir ülkesidir.”
“Hangi konuda üstünüz? Maraton koşusunda mı? Olimyatlarda mı? Felsefede mi?”
“Üzgünüm, bayım. Bunların hiçbiri...Aristoteles veya Plato’nun Yunanistan’ı ile olan tek ortak yanımız coğrafi konumdur.”
Alitaliya Havalolları’dan bir uçak Roma yakınlarında, Fumiciano havaalanında durur ve yaşlı bir bey iner. Bir gümrük memuru ona yaklaşır.
“İsminiz, lütfen?”
“Julius Sezar. Veni, Vidi, Vici.”
“Size yardım edebilir miyim?
Sezar soruyu anlamaz. Latince ile bugünkü İtalyanca aynı değildir.
“Lütfen beni Jüpiter Tapınağı’na götürür müsünüz?”
“Jüpiter kim? Bizim burada Vatikan var.”
“Vatikan nedir?”
“Katolik bir kilisedir. Şimdiki Papa Almanya’dan geliyor. Ondan önceki Papa İtalyan değildi, Polonya’dan geliyordu. Burada Jüpiter yok.”
“Bugün Kolloseum’da ne oynanıyor?”
“Aynı din. Aynı lisan. Aynı ülke. Aynı emirler.
Aynı inanç. Eğer bu bir millet değilse, nedir?”
“Üzgünüm. Yıkıldı.”
“Galya hala Roma’ya mı ait?”
“Hayır. Fransa Chirac’tır. Roma Parodi’dir. Dün Berlusconi idi.”
“Hangi ülkelere hükmediyoruz? Habeşistan mı? Angola mı?”
“Hiçbiri. İtalya bir NATO ülkesidir.”
“Hangi konuda bir numarayız?”
“Belki otomobil üretimi.”
“Otomobil mi?”
“Otomobil atsız robot arabadır.”
Ben Guriyon havaalanında, gümrük memuru beyaz sakallı bir adamı karşılar: “Şalom Alehem!”
Adam cevap verir: “Alehem Şalom! Benim adım Moşe.”
“Gerçekten mi? Benim de adım Moşe! Ben Gürcistan’ın Tbilisi şehrinde doğdum.”
“Ben de Mısır’da doğdum.”
“Daha önce İsrael’i ziyaret ettiniz mi?”
“Maalesef hiçbir zaman.”
“O halde sizin anavatanınız değil.”
“Benim anavatanım. Ben şahsen Kutsal Vaadi biliyorum. Siz Yahudi misiniz?”
“Tabi ki Yahudiyim. Ani Moşeke m’Gruzia.”
“Burayı gezmek isterdim. Ama yanıma Tefilin’imi almadım. Belki siz nereden Tefilin alabileceğimi biliyorsunuzdur.”
“Tefilin mi? Ben size kendiminkini verebilirim.”
“Sizde Tefilin var mı?”
“Tabi ki Tefilin var. Bir saat önce Şahrit duasını okudum.”
“Aynı zamanda Tsisitli bir Talletiniz var mı?”
“Tabii ki.”
“Dua etmem için sakin bir yeriniz var mı?”
“Tabii ki. Buradaki havaalanında, Sefarad ve Aşkenaz sinagoglarımız var.”
“Ya Tora Tomarınız hangi şekilde?
“Şekil mi???!!! Hepimizde aynı Tora var. Her bir kelimesi, büyük bir dikkatle Moşe Rabenu’nunkinden kopya edilmiştir!”
Aynı din. Aynı lisan. Aynı anavatan. Aynı emirler. Aynı inanç.
Bu bir millet değilse, nedir?
