Rabbi Sacks'ın geçen hafta verdiği bu konuşmasından ilgi çekici alıntılar.
Aşağıya linkini eklediğim bu konuşmanın tümünü dinlemenizi isterdim.
Konuşmasının konusunu insanlığın şu anda yaşamakta olduğu evrimin "kültürel iklim değişikliği" olarak adlandıran Rabbi Sacks'tan bazı kısa alıntılar:
Batı dünyası 17inci yüzyıldan beri üç hikaye üzerine odaklandı.
Birincisi dünyanın gittikçe daha fazla sekülerleştiği teorisi. 17inci yüz yılda Newton veya Descartes gibi düşünürler bilgiyi seküleştirdiler. Daha sonra 18inci yüz yılda devlet işleri ve din işleri birbirinden ayrılarak sonuçlanacak devrimeleri yaşadık. 19uncu yüz yılda kültür ve sanat sekülerleşti. Ve 20inci yüzyılın ortalarında etik değerler Batı Dünyasında Judeo-Hristiyan çizgiden koparak bunu tamamlandı.
4 yüz yıldır devam eden bu sekülerleşmenin devam edeceğini sanıyorduk. Ama durdu. 21inci yüzyılda özellikle Orta Doğu ve Asya büyük bir şekilde dindarlaşmakta.
İkinci hikaye ise medeniyetlerin gittikçe Batı medeniyeti şartlartini adapte ettikjleri üzerine idi. Ancak bu da Çin, Rusya, Hindistan ve İslam dünyasının uyanması ile yön değiştirdi. Bu 4 kültür de geleceğin kendilerine ait olduğuna inanmaktalar.
Üçüncü hikaye ise dinlerin ayakta kalabilmek için sekülerleşme sürecine ayak uydurmaları ve bu sürece göre kendilerini adapte etmeleri idi. Ama muhafazakar okula ait ibadet şekilleri kuvvetlenmekte ve çoğalmakta. Buna karşı daha liberal inançlar erimekte ve yok olmaktalar.
Kısaca din dünyaya ayak uyduracağına dünyaya kafa tutmakta ve kendini daha da soyutlamakta.
Konuşmasında Rabbi Sacks Ateizm'in kutsal babası Darwin'in kendi teorisi ile bile insanlığın üremeyi durdurmasının, daha doğrusu özellikle Avrupa ve seküler dünyanın üremeyi durdurmasının tersliğine şaşıracağını söylüyor. Bir kadının en azından kendi yerini doldurabilmesi içn 2.1 çocuk sahibi olması gerektiğini ancak bunun Avrupa'da çok daha gerilerde olduğu söyleyen Rabbi Sacks dinlerine bağlı ailelerin ise tam tersine gittikçe çoğaldıklarını anlatıyor.
Bu da Avrupa'nın sonu olacak.
Bu yüzden de Avrupa son yıllarda bu kadar büyük miktarlarda mülteci kabul etmek zorunda hissediyor kendini. Tabii bu da kendi kültürel sonunu yaratmakta.
Aynı şekilde de kendi kendilerini koruyabilen tek topluluklar yine belli bir inanç sistemine bağlı olan ve o sistemin ibadethanelerine devam edenler ayakta kalabilmekteler. İndividualizm, egoizm kişinin toplumdan kopması yine seküler kültürün getirdiği bir sonuç ki, bu da o toplumun yozlaşıp erimesine neden oluyor.
Devamını asagidaki linkteki videodan izlemenizi özellikle tavsiye ediyorum: