shomer shabat

Pazar, Haziran 05, 2016

DEVELER ARTIK HİÇ BİR YERDE GÜDÜLEMEYECEKLER

bs"d




Aşağıda yazılı olanlar kendime ama isteyen gocunabilir de.

Biz Türkiye dışında yaşamayı seçmiş Türkiye asıllı Yahudiler halen orada yaşayanları eleştirmeyi severiz.
Evet kendine karşı dürüst olacak her Yahudi'nin kabullenmesi gereken 2000 senedir dualarımızdan eksik etmediğimiz Eretz Israel bugün dudaklarından çıkan ile kalbi aynı olan her Yahudi'ye açık. 

Türkce tercümeli Kol Yaakov Sidur'undan

Dua etmeyen ve halen Tora geleneklerinden uzak olan Yahudiler için bile Israel kendilerini Yahudiliklerine ne bağ ile ilişkin görüyorlarsa, o şekilde de açık. Börekas Yahudileri dahil olmak üzere herkese yer verebilmiş bir memleketimiz var.

Ama bütün bu olanaklara rağmen halen dünya Yahudiliğinin yarısından çoğu sürgünde yaşamayı tercih ediyor veya yaşamak zorunda olduğu hissi ile ve cesaretsizliği ile davranıyor. 
Tabii eleştirmek kolay.

Bu sürgün yaşamının bir Yahudi olarak en kolay olduğu Amerika'daki son gelişmeler bizleri en azından Avrupa veya Türkiye'de yaşayan Yahudiler kadar endişelendirmek zorunda. Hatta daha da fazla çünkü bu devin içinde uyumakta olan antisemitizm uyandığı zaman, daha doğrusu uyandı, ama yataktan kalktığı zaman neye uğradığımıza sadece ABD'de yaşayan Yahudiler değil tüm dünya Yahudileri çok şaşıracağız.
Ama kendi kendimizi eleştirmekten kaçarak, deve kuşu misali gerçekleri görmemezlikten gelmeye devam ederek vereceğimiz en büyük zarar kendi çocuklarımıza olacak. 
Antisemitizm virüsüne karşı bağışıklığı olan hiç bir toplum yok. 
Toleranslı olmak sadece bir nefreti kontrol edebilmeyi becerebilmektir.
Bu yüzden toleranslı olarak tanımlanan toplumlar kanımca nefretlerin en verimli ve kontrol altında üreme ortamı buldukları toplumlardır.
Bir insanın yaşadığı toplumda kendi kimliğini, etrafını rahatsız edecek bir şekilde özgürce taşıyıp, o kimlik gereği yaşayabilmesine uygun ortam bulması mıdır tolerans? 
Tolerans sanki yanlış veya ayıp bir şey yapana karşı gösterilen anlayış değil midir?
ABD bu bakımdan bizim gözümüzde über-toleranslı bir yer.
Beni de en çok rahatsız eden bu.
Birgün bu tolerans tükenince ne olacak?
Tükenmekte olduğunu görmemek için de gerçekten ya kör, ya da müthiş bir vurdum duymazlık gerekiyor.
ABD'de yaşayan bir Yahudi olarak son seçim kampanyası sürecinde iyice ayaklanmaya başlayan antisemitizmi ve bu antisemitizmin ses bulduğu forumları izlemekteyim. 
Geçen seçim sürecinde Demokrat Parti'nin genel kurulununda Yeruşalayim'in Israel'in başkenti olarak tanınması önerisinin yuhalama sesleri içinde ve zorla, adaletsiz bir şekilde kabul ettirildiğini hepimiz canlı yayında izledik.
Bu Demokrat Partisi'nin zaten içine girdiği yön ve bunu bir şekilde kabullendik. Bu yolu da destekleyenlerin başında liberal ABD Yahudileri'nin olması zaten onlarla Yahudi ulusunun geleceğini tayin etmeye ve devamını sağlamaya çalışan kesim arasındaki uçurumun ne kadar daha genişlediğini açıkça göstermekte. Son nesil Yahudiler olarak anılacaklar. Yazık ama bu bir gerçek ve düzeltilebileceğine hiç bir ihtimal vermiyorum. (Konuya bağlantılı ama konu bu değil...Devam.)

Fakat bir de gerek Yahudiliklerine önem veren, gerekse Israel'in içinde olduğu zor konumu anlayıp gereken desteği vermeye çalışan Cumhuriyetçi Parti'yi destekleyen ABD Yahudileri için çok zor ve acı bir gerçekle yüzleşme zamanı geldi.
California eyaletinde Demokrat Parti bünyesinde Kongre seçimlerine katılmak için yarışmakta olan 25 yaşındaki Erin Schrode'nin karşı karşıya kaldığı müthiş antisemit saldırılar bunun en güzel örneği.
Maalesef bu genç kızımız bu durumun analizini yine liberal virüs ile kirlenmiş düşünce sistemi ile yaptığı için tam kavrayamamakta.
Kendi yazdıklarını okursanız anlayacaksınız:
Erin Schrode'nin cevabı.
İngilizce'den tercüme etmeye vaktim ve sabrım yok ama bütün yazdıkları içinde bu paragraf liberal ABD Yahudileri'nin kendi kimliklerine karşı olan saldırının özünü kabullenmekten ne kadar uzak olduklarını göreceksiniz. Bu nefret dalgasını dahi genelleştirmek, globalleştirmek düştükleri kuyunun artık tırmanılamaz kadar derin olduğunu ispatlıyor:


Holokost sonrası "ayıp" olarak kabul edilen antisemitizm rölantiye girmişti. Orta-Batı ABD'de, Güney'de sesi soluğu çıkmıyordu.
Sağ kesimin antisemitizminden bahs ediyorum.
Sol kesim ise daha akıllı çıkıp bu "ayıp" ile Israel - Siyonizm - Kolonializm karşıtlığı maskesi ile baş etmeyi becermenin yolunu buldu. Üniversite kampüsleri, akademik ve liberal, entelektüel ortamlarda kendine çok güzel yer buldu.
Hatta Yahudiler'in bir çok şekilde desteğini de alarak.
Kaşer antisemitizm yaratıldı.

Ama sağ antisemitizmi kendine ses bulmakta zorlanıyordu.
Bunu da her ne kadar kendisi bu yolu desteklemese dahi, etrafına topladığı zümre ve onların ırkçılık dolu nefret seslerine ortam yaratmakla Trump yolu açtı. 
Kendisinin ne olduğuna karar vermek çok zor.
Bir akşam içinde 3 kere yön değiştirebilen bir kişi.
Oy kaybetme riskini göze alarak bu sesleri susturmaya yönelir mi?
Zannetmiyorum.

ABD'de bir cin senelerce saklandığı yerden dışarı çıktı ve artık bu cini yerine geri sokmanın imkanı yok.
Liberal sol ve radikal sağ arasında kalan bir toplum olma yolundayız.

Bu gerçek ile karşı karşıyayız.
ABD Yahudileri de Avrupa Yahudileri gibi başları kuma gömülü olarak Sinagoglarının camlarının taşlandığı, başlarında kipa ile sokakta yürümekten kaçınmak zorunda kalacakları günleri mi bekleyecekler, yoksa durumu bugün analiz edip en azından Yahudiliklerine değer veren kesim olarak eğitim sistemimizde, aile yerleşkeliğimizde değişiklikler yapmaya mı gidecekler?
Şu anda görünen tam tersi.
Bugün içinde yaşadığım Suriye Yahudi toplumu, iş için ilişkilerde bulunduğum diğer Yahudi toplulukları gittikçe daha yerleşken duruma geçmekteler. Brooklyn'de en ana caddelerde milyonlarca Dolarlar ile eşine Israel'de zor rastlanan saray yavrusu Sinagoglar inşaa ederek mi?
Antisemitizm'in bu en ihtişamlı uyanışına bundan daha büyük destek olmayacaktır.
Maalesef bunu da bugün özellikle Yahudiliklerine önem veren kesim yapmakta. Müthiş bir gösteriş yarışı içine girmiş durumda.
Kim daha büyük Sinagog inşaa edecek, kim daha dışa yönelik görüntüsel mitzvalara önem verecek vs. vs....
Yaakov Avinu, oğullarını Mısır'a yollarken onları "lama titrau", dikkat çekmeyin diye uyarmıştı. (Bereşit 42:1)

Artık bu sürgünün son istasyonunda olduğumuzu kavramamız gerekiyor.
Geç kalmadan.
Bu son istasyonda, o çok övündüğümüz, gurur duyduğumuz demokrasi bize iki imkansız arasında seçim yapmayı uygun görüyor artık.
Artık bu diyarda da bu devenin güdülemeyeceğini anlamamız için tüm gerekli işaretler önümüzde.
Bu deve artık sadece Avrupa veya Türkiye'de yaşayan Yahudiler için güdülemez durumda değil.
Hepimiz aynı gerçekle karşı karşıyayız.
Belki asimilason bu zamanda artık kişisel bir çözüm olabilir, her ne kadar tarih bize toplumsal olarak ve sonuçta kişisel olarak bunun tam tersini defalarca ispat ettiyse de.

Ne yapacağız?
Related Posts with Thumbnails